menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kültürel erozyona karşı direniş

33 19
04.09.2025

Kültür, çoğu zaman sadece sanat ya da eğitimle özdeşleştirilir. Oysa kültür bundan çok daha fazlasıdır: Bir toplumun algılama biçimi, kavrayışı, belleği, aidiyet duygusu, yaşamla kurduğu ilişkidir. Kültür; bilimle, sanatla, geleneklerle, değerlerle yoğrulan, insanı insan yapan birikimdir.

Bugün yaşadığımız kültürel erozyon, tam da bu çok boyutlu anlamı hedef alıyor. Sistemli biçimde yürütülen kültürsüzleştirme politikaları; sorgulamayan, hakkını aramayan, belleksiz ve köksüz bir toplum yaratmayı amaçlıyor. Eğitimden bilime, medyadan sanata kadar her alanda üretilen bu yıkımın ardında sömürüye dayalı bir çıkar düzeni ve iktidar baskısı yatıyor. Çünkü belleğini kaybetmiş bir halk, haklarını da unutmaya meyillidir.

Kültür aynı zamanda aidiyettir. İnsan, ait olduğu topluma, coğrafyaya, dile, müziğe ve tarihe kültür aracılığıyla bağlanır. Bu bağ koparıldığında toplumsal çözülme başlar. En kolay kışkırtılan, yönlendirilen ise cehalettir. Cehalet, yargısız infazı kendine hak görür. Hele bu “kutsal bir amaç” için köpürtülürse kötülük örgütlendiğinde, kendisini ezenin, dövenin sopası olur.

∗∗∗

Türkiye’nin yakın tarihine kara bir damga vuran AKP iktidarı, yalnızca siyaseti, hukuku, ekonomiyi değil, aynı zamanda kültürü ve toplumsal hafızayı da derinden sarsan bir süreç yarattı. İktidarın “tek tip insan” arayışı; sanatı, edebiyatı, yaşam biçimlerini ve toplumsal çeşitliliği hedef alıyor. Kültürü yalnızca sanatın incelikleri ve kapsayıcılığıyla değil, başka boyutlarıyla da düşünmek gerek. Şiddet de bir kültürdür; baskı, linç, kutuplaştırma da öyle. Bugün ülkemizde egemen olan bu kültür, sokak hayvanlarından zeytin ağaçlarına, ormanlara değin yok edişi örgütlemekle kalmıyor; olağanlaştırıyor. Her şeyi metalaştırıyor, fiyatlandırıyor.........

© Birgün