menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İmamoğlu ateşle oynuyor

62 28
19.09.2024

Türkiye’de Aleviler tarih boyunca asimilasyon politikalarıyla hedef alındılar. Devletin en üst kademesinde tüm toplumu kucaklaması gereken yönetici ve liderlerin nefret söylemi Alevileri komşularıyla da karşı karşıya getirdi. Kışkırtma; devletin eğitim politikalarıyla -özellikle son 20 küsur yılda artarak süren müdahalelerle- desteklenerek resmileştirildi. Çocukluktan itibaren aşılanan “kindar kültür” kavrayışıyla toplumsal kırılma yaratmak isteyenlerin amacı Siyasal İslâmın yönetim biçimi haline gelmesiydi. Böylece sorgulamayan biat toplumu kolaca ikna edilerek iktidarın, güçlünün, zenginin ikbalini korumayı sürdürebilecekti. Diktanın, baskının normalleştirme ve kabul aracı ise din oldu. Cahilin tevekkülü bir süre sonra yetmez olunca bu kez cihad devreye alınmalıydı. Böyle de oldu. Alevilere yönelik zulüm, şiddet, kıyım ve katliam hep bir tahrik unsuruyla planlandı. Kışkırtılan ve uyuşturulmuş cehalet eyleme geçtiğinde de korundu, ödüllendirildi. Bu ülkenin resmi ayrıştırma ve asimilasyon politikasının özeti budur.

30 yıldır sesleniyorum. Sivas Katliamı bu anlayışın kendi rejimini daimi kılmak için ilk kez açıkça ifade etmekten de çekinmediği “şahlanış” hareketiydi. O gün sadece Aleviler değil Cumhuriyet de açıkça hedef alındı. Bu katliamın adaletsizliği ise önce arkasındaki cemaat ve tarikat güçlerini iktidara taşıdı. Sonra devlet içinde ve asla ihtimal verilmeyen bir şekilde ordu içinde yıldan yıla kadrolaşma, yuvalanma ile bugünlere gelindi. Cumhuriyetin ‘90 yıllık reklam arası’ özlenerek dile getirilse de bu siyasal ideolojinin kısa reklam arası 2016’da kendi içindeki güç kavgalarının doğurduğu darbe girişimiyle geldi. Bu girişimin iktidardaki kanadın lehine ‘bertaraf’ edilmesiyle birlikte yine Cumhuriyetçilerin, laikliğin, aydınların hedef alınması için kullanışlı bir fırsat yakalandı. Durum ‘daimi mağdur’ lehine ve emeline hizmet edecek şekilde kullanılarak rejime yönelik saldırı bu kez de OHAL şiddetiyle normalleştirilerek mesafe aldı. Cumhuriyet’i kâğıt üzerinde bırakacak tek sesli biat rejimi çok kısa bir özetle böyle devreye girdi.

Bu ideoloji gücünü korkutarak kazandı, korkutarak pekiştiriyor. Bunun için ihtiyacı olan hurafeler, fetvalar ise Diyanet üzerinden ‘insanlık’, ‘iyilik’ gibi herkesin özlemi olan kavramlarla süslenerek gerekçelendiriliyor. Bu temenniler çoğunlukla öbür dünya için kullanılsa........

© Birgün


Get it on Google Play