Her şey sıradanlaşırken adaleti bekleyenler
Adalet bekleyen sayısız konu varken doğal olarak en güncel olan gündemde. Bu güncelliği diri tutmak ancak adalet arayanların azmi, sabrı ve kararlılığıyla mümkün olabiliyor. Süreci gündemde tutmak için en mahremini açmak, en canı yandığı yerden konuşulacak bir hikâye sunmak gibi aslında süreci taşıyabilmek için kişinin ihtiyacı olan gücü eriten, kendini daha da parçalayarak kalan mücadele kırıntılarını süpüren “dikkat çekici” çıkışlar -belki de çırpınışlar demek daha doğru- gerekiyor. Yoksa hatırlayan da olmaz.
Bu ülkede adalet bekleyenlere Sisyphos’a verilen ceza kesilmiştir. Onlar o en ağır kayayı yüklenip Sisypos kadar bile yukarı taşıyamadan sürekli olumsuz müdahalelerle düşürüp, yeniden yüklenip yola çıkanlardır. İşte o taşı her gün taşıyanlar bugünlerde yolun ortalarında bir yerde Ayşe Ateş’in adalet mücadelesiyle karşılaşıyorlar.
Eski Yunan’da tanrıların evreni yarattığı değil evrenin tanrıları yarattığı düşünülür. Buradan kalkışla tanrı ve tanrıçalara yüklenen görevler aslında insanın kendisine tutulan bir ayna olarak düşünülebilir. Tanrının kendisinden çok, temsil ettiği bu kavramlar yüceltilir. Adalet gibi. Artık sadece adliye girişlerinde bir simgeden ibaret olan adaletin temsili elinde terazisiyle gözleri bağlı bir kadındır: Themis. Kaostan doğan ilk Tanrıça Gaia’nın ardından yeraltı karanlığı, yeryüzü karanlığı olan gece, sınırları temsil eden gök ve gün doğarlar. Tüm evrene Tanrı/çalar doğuran Gaia ile başlayarak, Roma mitolojisinde Justitia ya da Grek kardeşi Themis gibi adalet kavramını türlü boyutlarıyla taşıyan neredeyse tüm kahramanlar da dişidir.
Themis yazgı tanrıçaları Moira’ları doğurur. Onlar ölümlülerin yazgılarını belirlerler ama dünyanın düzeninden de mesuldürler ve kararlarına babaları tanrıların tanrısı Zeus bile karışamaz. Moira’lar gibi Themis’in kızları olan Hora’lardan biri olan Dike doğruluk, hak ve adalet kavramlarının temsilcisidir. Diğer tanrılardan farklı olarak insanlar arasında yaşar. Hayvanlar dünyasındaki şiddet ve kavgaların insanlar dünyasında olmaması Dike’nin eşliği sayesindedir. Doğrulukla toplumların varlığını ve mutluluğunu dengeler. Yine Gaia’nin kızlarından Erinys’ler de ceza ve cezalandırma ile görevli Tanrısal varlıklardır. Bu üç kadın başkalarına zarar verecek şekilde haklarının dışına çıkan herkesi, insan veya ilah olduklarına bakmadan, evrendeki düzenin korunması için, merhametsizce cezalandıran tanrıçalar olarak tanımlanırlar. Acımasızlıkları nedeniyle intikam tanrıçaları olarak bilinseler de cezalandırmayı suçu işleyen ve suçtan etkilenen herkes için yaparlar. Bu yüzden onlara “Eumenid’ler” (hayırlılar) de denir. Kişi ıstırabını yeterince çektiğinde ve yeterince pişman olduğunda yakasını bırakırlar. İlginç olan onların intikam kelimesiyle zıt bir kavram olan vicdan sesini ve vicdan azabını simgeleyişleridir.
Ayşe Ateş cinayeti, ardından 15 Temmuz Yıldönümü gibi güncel güncel ve gündemde olan konular üzerinde düşünürken adaletin kadınların elinden çıkarak günümüzdeki eril iktidarın kendi kadar eril unsurlarıyla bir fırsat aracına dönüşmesi düşündürdü beni. Adaletin olmadığı yerde bilinç ve vicdanın intikam duygusunu aşarak sağduyuya dönüştüğü durumlardan birini daha Toplumsal Bellek Platformu açıklamasıyla gördük. Bu açıklama kendi içinde çelişkileriyle uzun bir iç muhasebeyi de beraberinde........
© Birgün
visit website