Hakan Tosun’a ne oldu?
“Dünyada milyonlarca dönüm boş toprak ve milyonlarca aç ve işsiz insan; nedeni, birkaç tapu ve birkaç kurşun…”
Önce “Hakan Tosun Nerede?” diye sormak zorunda kaldık iki gün boyunca. Şimdi, benzer acılar yaşayarak öğrendiğimiz tecrübeyle belki de yıllarca sormaya devam edeceğimiz yeni bir sorumuz var. “Hakan Tosun’a Ne Oldu?”
Hakan Tosun gazeteciydi. Doğa hakları için duruşuyla mücadelesiyle ve cesaretiyle gerçeğin peşinde koşan onurlu bir gazeteci. Kaderi kendisi gibi gencecik yaşta öldürülen Metin Göktepe gibi derin bir kötülüğün elinden ölüm oldu. Onu bir başka yaşam savunucusu Hasan Ocak gibi günler sonra kimsesizler mezarlığında bulmadığımıza şükretmemiz isteniyor belki. Peşine düşen, biri 18 yaşında (!) iki saldırgan tarafından öylece saldırıya uğradığına inanmamız ve bu iki kişinin de yakalanmasıyla içimizin rahatlaması bekleniyor. Hoş öylesine cana kıyanların cirit attığı sokaklardan gelen sayısız habere baktığımızda kimileri kolayca inanabilir bu açıklamaya. Hakan Tosun Validebağ’ın, Bergama’nın, Kaz Dağları’nın, Samandağ’ın, Akbelen’in sesiydi. Kuşların, sincapların, tilkilerin, ağaçların dostuydu. Res’lere, Hes’lere madenlere kurban edilen toprağın, doğanın yoldaşıydı. Belgeseller kurguluyor ve çekiyordu. Yönetmendi. Bergama Köylü Direnişi’ni tarihsel bir bakışla 1980 darbesinden başlayarak Gezi’ye uzanan bir yorumla çektiği “Geleceğin İzinde” filminde olduğu gibi aynı zamanda bir aydın sorumluluğuyla mücadelenin kiminle ve ne için olduğunu anlattığı gür sesi, filmleri ve davası emanet kaldı bize.
Hakan’ın yaşaması için soluğumu tutup bekledim, içimde bir taş parçasıyla. İyi haber gelmedi. Yazıya başlarken aktardığım satırlar Hakan gibi aynı zamanda gazeteci olan ve yaşadığı coğrafyanın gerçekleri peşinde sakınmadığı sözü yüzünden baskılar, işkenceler, sürgünler görmüş büyük bir yazardan, Eduardo Galeano’dan alıntı. Bir takvim formatında yazdığı Ve Günler Yürümeye Başladı kitabında 1 Ağustos günü için yazdığı satırlarda; Amerika kıtasının en eski inancı olan bu bayram gününde, And Dağları’nda Toprak Ana Pachamama’nın evatları olan yerli halkın mısır ekmeğinden lokmalarını ve içkilerinden ayırdıkları yudumları dans ederek toprağa armağan ederek ondan af dileyişini anlatır Galeano;
“Chiapas’da Tojolabal Mayaları anayı şöyle selamlıyorlar:
Sen fasulyeler verirsin bize,
ne de lezzetli olurlar
acı biber ve mısır ekmeğiyle.
Mısır verirsin bize ve iyi kahve
sevgili Ana,
bize iyi bak, iyi.
Ve aklımızdan bile geçmez
satmak seni.”
Ve şöyle tamamlar bölümü; “O Cennette oturmaz. Dünyanın derinliklerinde yaşar ve bizi orada bekler: bize yemek veren toprak bizi yiyecek olan topraktır.”
Hakan Tosun’un öldürülmesi, haklar için........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d