İyi ki diktatörlük yok
Sık sık maruz kaldığımız bir tepkidir, yandaşlar cenahından.
“Baskıcı rejim, otoriter yönetim, otokratik tarz, diktatörlük filan diyorsunuz. Diktatörlük olsa bu kadar sesinizi çıkarabilir misiniz?”
Her defasında aynı cevabı veririm.
Sadece bu lafı söylüyor olmaları dahi, diktatörlüğün daniskasının hüküm sürdüğünün somut ve reddedilemez bir kanıtıdır aslında. Yani, rejim yanlıları, kısıtlı ve büyük zorluklara, ağır cezalara göğüs gererek dahi olsa bazı özgürlükleri kullanmaya çalışmamızı, adeta bir “lütuf” gibi yüzümüze vuruyorlar bu sözleriyle.
Daha dün semt karakolunda, mart ayında yaptığım bir “X” paylaşımını ihbar eden bir densiz muhbirin şikâyeti üzerine ifade verdim. Çok şükür, bu tür durumlarda “davet” ediyorlar, haklarını teslim edelim son derece güler yüzle ve saygıyla karşılıyorlar, hatta ben de kendilerine “Aman, şafak vakti silahlarla ve koçbaşıyla kapıma dayanmayın da, ben her çağırdığınızda gelirim” diye espri bile yapıyorum.
İfademi verip, tutanağı imzalayıp, bir nüshasını da teslim alıp çıkmaya hazırlanırken 2 belge daha uzattılar önüme imzalamak için.
Biri “Gözaltına alındığıma dair” ikincisi de “Serbest bırakıldığıma dair” birer tutanak. Yani fiilen olmasa da, hukuken gözaltına alınıp salıverilmiş oldum. Yeni bir uygulamaymış. Bazı avukat arkadaşlar bile benden duydular bunu. “Şüpheli” sıfatıyla çağrıldığımız için böyleymiş artık uygulama. Devletimizin canı sağ olsun. Yine de demir parmaklık arkasına atılmamış olmanın tesellisi ile imzaladım çıktım.
Zaten ortada aklı başında hiçbir hukukçunun “suç” saymayacağı bir X paylaşımı ve bir zavallı muhbirin şikâyetinden başka bir şey yok.
Bunları bir yana bırakalım.
........
© Birgün
