Bendi çiğneyip aştık
Bizim kuşağın (78) meydanlarda en çok haykırdığı sloganlardan biri, "Zam, zulüm, işkence! İşte Faşizm"di. O zamanın üniversite gençliği olarak bizlerin de, greve çıkan işçilerin de, sokaklara dökülen anaların babaların da hançerelerinden fırlayan bu şiar, olabildiğince kapsayıcı ve gerçekçi bir hedefe yöneldiği için, sıkça çınlatırdı meydanları.
Sonra 12 Eylül geldi. Ardından "Zammın, zulmün ve işkencenin" yeni yeni doruklara ulaştığı dönemleri yaşadık. Faşizm, kendini bile aşarak bu topraklarda lanet olası bir soğuk rüzgar ve kapkara bulut olarakk varlığını sürdürdü. Sermayenin utanmaz açgözlülüğü, devlet aygıtına yön vermesi, emek sömürüsü ve özgürlüklerin boğazlanması, hiç hız kesmeden devam etti.
Seçilmiş yöneticilere karşı utanmazca icra edilen 19 Mart Darbesinden bu yana geçen bir haftayı aşkın süredir meydanlara adeta bir sel gibi akan kitleleri görünce, yine kafamda aynı slogan çınlamaya başladı. "Hak, Hukuk, Adalet" diye bağıran, "Kurtuluş Yok Tek Başına. Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz" diye caddeleri sokakları çınlatan, "Faşizme Karşı Omuz Omuza" diyerek kolkola barikatlar oluşturan genci yaşlısı on milyonlarca insan, 68’lerden, 78’lerden gelen, 2013’de Şanlı Gezi Direnişimiz ile tarihi bir boyut kazanan bu direniş geleneğinin yeni bir dalgasını oluşturuyor.
Yine zamlardan, yine zulümden ve yine sokakta, karakolda, nezarette polis işkencesinin altında inim inleyen bir halk, bir kez daha "Yettiniz artık!" diye isyanını ortaya koyuyor.
Bu kez, çok önemli bir başka boyutu var bu direnişin. Peşpeşe yapılan seçimlerde sandığa gerektiği gibi yansımayan bir siyasi parti çatıları altındaki örgütlenmeleri de, adeta önüne bir sel gibi katarak meydana sürüklüyor halk. En başta da ülkenin en büyük oy oranına sahip olduğu 31 Mart’tan bu yana neredeyse sabitlenen Cumhuriyet Halk Partisi’ni.
........
© Birgün
