menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Fırsat” Brüksel’de değil, Çağlayan’da

33 9
07.03.2025

Gezegenimiz, artık “yaklaşmakta olan” filan değil, fiilen üzerimize “düşmüş ve etkisini göstermeye başlamış” bulunan bir belâlı göktaşının sonuçları ile başetmeye hazırlanıyor.

O belânın adı: Donald John Trump.

Amerika Birleşik Devletleri’nin 47’nci Başkanı olarak 2’nci kez Beyaz Saray’daki koltuğu teslim alan, ancak bununla yetinmeyip dünyanın “gözüne kestirdiği” her bir toprak parçasını işgal ve ilhak etme hakkını kendinde gördüğünü utanmadan açıklayabilen bir meczuptan sözediyoruz.

“Washington’ın Sarışın Belâsı”, geçen Cumartesi günü Oval Ofis’te ağırladığı ve birlikte yerin dibine geçtikleri Ukrayna lideri Zelensky’ye baktığı gibi bakıyor tüm dünyaya. Danimarka’nın toprağı olan Grönland’ı “Şu veya bu şekilde ilhak edeceğini” açıkça söyleyen, Panama Kanalı’na “Er ya da geç çökeceğini” gizlemeyen, Kanada’yı “Aslında bizim toprağımız” gibilerden sözlerle sahiplenen, Çin’e, Kanada’ya filan, gümrük tarifeleri üzerinden açıkça savaş ilan eden ve bütün bunlardan daha elim ve vahim olarak, kendi seçmeninden ve vatandaşlarının önemli bölümünden “alkış” alan bir canavara dönüştü adam. Kongre’de bunları tekrarlarken atılan kahkaha ve alkışları duymalıydınız.

Gazze’yi adeta “babasının malı” gibi görüp orayı “Doğu Akdeniz Riviera’sı”na dönüştürme planlarını hatırlarken bile, insanın tüyleri diken diken oluyor.

Trump’un Ukrayna konusundaki hamlesinin “Rusya’yı yüreklendirdiğine ve Ukrayna benzeri muhtemel ve müstakbel saldırganlıklar için teşvik ettiğine” inanan Avrupa Birliği (AB) ise, en az Kanada, Çin, Meksika, Panama kadar tedirgin. Bu tedirginlik, çok kısa bir zamanda öyle bir noktaya evrildi ki,........

© Birgün