Çözümü, davası, kadrosu aslında partisi de yok: İktidarda kalamaz
Gazeteciye, sendikacıya, belediye başkanına, İstanbul Barosu’na önüne kim gelirse saldıran bir iktidar var. Muhalefet, soruşturma, gözaltı ve davalarla adliye sınırlarına hapsolsun ve kafasını kaldırmasın isteniyor. Bu sayede muhalefet felç olurken hedefleri açlık, yoksulluk, işsizlik ya da Bolu’da yaşandığı gibi devlet ihmalinden kaynaklanan ucuz ölümlerin konuşulmaması. Ama her şeyden öte adliye ve ölümler arasında sıkışan ülkede umutsuzluk ve karamsarlık hâkim olsun istiyorlar. Bu yöntemle ülkeyi teslim alıp çürümüş, çözülmüş rejimlerinin ömrünü uzatacaklarını düşünüyorlar. Muhalefetin sıkıştırıldığı yerden elleri havada teslim olup çıkmasını bekliyorlar.
Bu nasıl boş bir hayal, ne anlamsız bir beklenti.
Bir düşünelim;
Dar ceketleriyle birbirinin kopyası ‘pudra’ sevenler cemiyeti, bedenleri dâhil tüm varlıklarını insanlığa adamaya hazır gençleri mi alt edecek?
Binlerce polisin, panzerin önüne çıkıp “susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyen kadınların iradesini gırtlağına kadar yolsuzluk iddialarına batmış Zehra Taşkesenlioğlu ve onun gibiler kıracak öyle mi?
Bir tarafta, devletten 50 milyon dolarlık ihale aldıktan sonra ‘benim zenginliğimi Allah verdi’ diyen AKP’li İrfan Çelikaslan var, diğer tarafta işçilerin hakkını savunduğu için şu anda cezaevinde olan Birtek Sen Başkanı Mehmet Türkmen. Halkın gözünde kim daha itibarlı?
Memleketi yağmalamaya yemin etmiş Cengiz, Kolin, Limak, Kalyon gibi onlarcası var, doğru. Ya Havva ana, Naime teyze, Cerattepe, Kaz Dağları… Karış karış memleketi savunan milyonlar. Bu ülkenin gerçek sahipleri kim?
Bir an tüm bunları da unutalım, olmamış farz edelim. Sadece medya dünyasında olup bitene baksak bile........
© Birgün
