Savaşa hayır!
Geçen hafta bu köşede “İktidar Savaşıyor” başlığı altında AKP-MHP iktidarının “ülke içinde” vermekte olduğu savaşlar, olabildiğince ayrıntılı biçimde ele alınmıştı.
O yazının, şimdilerde artık eskide kalmış olan bir deyimle, “daha mürekkebi kurumadan” iktidarın savaş aşkı ülke sınırlarını aştı.
Başkan Erdoğan Pazartesi günü Rize halkının tek geçim kaynağı olan yaş çay alım fiyatının bu yıl neden çok düşük tutulduğunu unuttururcasına ya da halka “başka tarafa bakın” dercesine iki çok önemli konuyu vurguladı.
Önce, kent merkezinde ve yakın çevresinde kilometrekareye düşen cami sayısının, çok büyük bir olasılıkla, ülke ortalamasının birkaç katı olduğu Rize’ye “büyük bir cami yapılacağı” sözünü verdi. Sonra da “dışa doğru savaş” bombasını patlattı; İsrail’i kastederek şöyle dedi:
"Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız."
“Savaş ilanı” sayılabilecek bu sözlerin iç tutarlılığı da yok; Karabağ dost ve kardeş Azerbaycan ile birlikte sonuçlandırıldı; Libya “girişi” ise yıllardır bilinmezliğini koruyor. Başkan Erdoğan ayrıca Türkiye’nin Suriye bataklığına gömülmesinin ve “Halep’te Cuma Namazı kılma” isteğinin ülkeyi nasıl içinden çıkılmaz bir sığınmacı bataklığa batırdığını ve bunun hesabını vermediğini de tümüyle unutuyor.
Ancak, bu sözler üzerine İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Başkan Erdoğan için "Sonu Saddam Hüseyin gibi olabilir" paylaşımı yaptı. Bu sözleri iktidar sözcüleri kınadı. MHP Genel Başkanı da… “Türkiye’nin hafife alınacak........
© Birgün
visit website