“Mamak’tan mektuplar”
Başlık, geçtiğimiz aylarda postamdan çıkan bir kitabın adı.
Kitap, Murat Çavuşoğlu’nun hapishaneden anne ve babasına yazdığı mektuplardan oluşuyor. ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümüne 1975’de başlayan, benimle yolu, ülkenin de üniversitenin de ABD destekli faşizm yaşadığı o karanlık yıllarda kesişen Murat, 1981-87 yıllarında Mamak’ta hapis yatıyor. Üniversiteyi ancak 1990’da bitiriyor. Adnan Bostancıoğlu’nun “Görülmüştür” diye Önsöz yazdığı 200 sayfalık kitabı, bir başka öğrencimin, Yalçın Bürkev’in sahibi olduğu NotaBene Yayınevi basmış.
Mamak’tan Mektuplar bir solukta okunuyor. O karanlık günleri andıran, özellikle hukuk yönüyle o günleri bile aratan, günümüzün boğucu havasını umuda dönüştürmek için de bu okuma çok iyi geliyor. Çünkü Murat’ın yazdığı gibi, “acı ve sıkıntılar insanların yaratıcılıklarını besleyip geliştiriyor” (s106).
Murat, seviyor; hem de çok, yalnız anne ve babasını değil, yaşamı seviyor; bu sevgi ile yaşadığı ortamın olumsuzluklarına ya da koşullarının acımasızlığına aldırmadan yaşamayı, bunun çok ötesinde, çizimden yazıya her türlü üretimi iş edinmeyi, başarıyor. O en olumsuz ve karanlık ortamlarda “üreterek özgürleşiyor”; bu bilince erken varmış olmasının “anne ve babasına yazdıklarının da kanıtladığı gibi tadını çıkarıyor.
Örneğin, koğuşta “tiyatro sahneliyor”; bir arkadaşını asker battaniyelerine sararak “ayı” bile oynatan Murat, görüntülü verdiği kimi mektuplarını kendi yaptığı çok anlamlı karikatürlerle de süslüyor.
Yaşama aşkı neler yaptırmaz ki? Murat 26 Nisan 1986’da yaşanan........
© Birgün
