Yeniden Antalya
Geçen yıl yaşanan sansür olayı nedeniyle gerçekleştirilemeyen 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali bu talihsiz yılı atlayarak, 61. Festivali yapmaya karar verdi. 60. yıl için 79-80 yıllarında yapılamayan festivallerin ödüllerinin yıllar sonra aynı jüriler tarafından değerlendirilmesi benzeri bir uygulama olacak her halde... Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Avukat Cansel Tuncer’in İdari, Deniz Yavuz’un Sanat Direktörlüğünde düzenlenen festival 100 milyonu bulan (belki de aşan) bütçesi ile ülkemizin en zengin festivali. Adana Altın Koza ise 70 milyonu aşan bütçesi ile kaynak açısından ikinci konumda. İki festival sinemamızın bir yıl içinde ürettiği nitelikli yapımları paylaşıyor. Eski yıllarda ödül miktarı en yüksek olan Antalya’nın seçkisi daha fazla sayıda iyi film içerirdi. Bu yıl ise, Adana’nın ödül miktarı Antalya’ya eşitlenince (İki festivalde de En İyi Film Ödülünü kazanan yapımcıya 1,5 milyon veriliyor, her ikisinde de farklı dallardaki ödüllerin toplamı 5 milyon) film seçkisi açısından daha dengeli bir dağıtım oldu. Hatta, Adana seçkisindeki iyi film sayısı Antalya’yı geçti diyebiliriz.
Festivallerin öneminin verdikleri ödül miktarı ile ölçülmesi bize özgü bir durum. Başka ülkelerde festivallerin önemi dağıttıkları akçeli ödüllerin miktarına göre belirlenmez. Ölçüt, festivalin dünya basınında ne kadar yer aldığı ve dünya pazarlarını etkileme gücüdür. Elbette bu güce erişebilmek için ciddi kaynaklara sahip olmaları gerekir. Örneğin Berlin’in bütçesi 70 milyon Euro civarındadır. Bunun büyük kısmı kamu kaynaklarından sağlanır (merkezi hükümet ve Berlin Senatosu). Bu bağlamda Antalya ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanları’nın sinemaya verdikleri önemi vurgulamak isterim. Sanatsal özerklik kurumsal olarak var olmasa da, uygulamada sanatsal müdahalelerden uzak durulması, Antalya’da ayrılan ciddi kaynağa rağmen Muhittin Böcek adının pek çok mecrada yer almaması da övgüyü hak ediyor. Deniz Yavuz’un bu ilk deneyiminden yüzünün akıyla çıktığını belirtmem gerek.
Festivallerin bütçelerindeki artış, seçkilerde yer alan filmlerin niteliği ile doğru orantılı olmuyor. Bu yıl Antalya’da Ulusal Yarışma seçkisine alınan 12 filmin yaklaşık yarısının yeterli bir başarı düzeyi yakalayamadığını düşünüyorum. Filmlere ilişkin yorumlarımı da paylaşacağım elbet, ama bu yılki tablonun sinemamızdaki genel krizle ilişkili olduğu kanısındayım. Kriz derken, sinema sektöründeki mali krizden yaratıcılık krizine kadar pek çok ögeden söz etmemiz gerekir. İlk filmlerini çekmek üzere yola çıkan genç yönetmenlerin çoğunun bir kısır döngüyü kıramadıklarını görüyoruz. Bu kısır döngüyü belirleyenler, ülkemizin toplumsal-siyasal atmosferi, destek mekanizmalarının yetersizliği, eğitim sistemindeki sorunlar, dijital teknolojinin seyirciyi salonlardan koparması vb. Bu sorunları derinlemesine ele alan bir çalıştay düzenlendi Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde; 20 yıl aradan sonra.
Festivalin son üç gününde yer alan ‘Sinema Çalıştayı’nda sektörümüzün tüm yönlerine ilişkin sorunlar masaya yatırıldı. Kanımca 61’inci festivalin en önemli........
© Birgün
visit website