menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ses verenler tarih yazıyor

24 9
23.03.2025

Tarihi yalnızca tarihçiler yazmaz. Sanatçıların da sorumluluğu vardır; insanların duygu ve düşüncelerine tercüman olmak, baskılara karşı çıkmak, toplumdaki tepkiyi sanat yapıtlarına yansıtmak gibi… Kimi dönemlerde sanat halktan kopar, içine kapanır. Kimi zamansa toplumun önünde gider. Toplumsal çalkantıları ve değişim talebini yansıtan sanat alanlarının başında edebiyat, sahne sanatları ve sinema gelir. Kitlesel direnişler, grevler, seçimler, diktatörler, darbeler, darbe girişimleri… Sanatçıların tepkisiz kalamayacağı olaylar beyaz sayfalara, sahnelere, beyazperdeye yansıdı; yansımaya devam ediyor.

Tolstoy’dan John Reed’e, Emile Zola’dan André Malraux’ya, Vedat Türkali’den Yılmaz Karakoyunlu’ya, Mehmet Eroğlu’dan Sevgi Soysal’a tanıklık ettikleri toplumsal çalkantıları yansıtan pek çok yazar var. Tiyatro alanında Piscator’un, Brecht’in, Sartre’ın, Camus’nün, Havel’in, Pinter’in yapıtları, Alain Decaux’nun “Rosenbergler Ölmemeli”, Genco Erkal’ın “Sivas” gibi belgesel oyunları ilk akla gelenler. Ülkemiz tiyatro yazınının en güzel örneklerinden birini, fonda 15-16 Haziran direnişi anlatan “Zengin Mutfağı” ile Vasıf Öngören verdi. Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre”si, Bilgesu Erenus’un “İkili Oyun”u, Kemal Bekir’in “Düşüş”ü, Berkay Ateş’in “Hakikat Elbet Bir Gün”ü yaşananları sahneye yansıtan oyunlardan birkaçı.

Sinema sanatı gerçeklere tanıklık etme olanakları açısından çok daha şanslı. Eisenstein’ın, Kalatazov’un, Wajda’nın, Szabo’nun, Forman’ın, Menzel’in, Gavras’ın, Solanas’ın, Guerra’nın, Trapero’nun, Alvarez’in, Stone’un, Spike Lee’nin tanıklıkları unutulmaz. Şu sıralar sinemalarımızda gösterilen iki örnekle yetineceğim. Bu yılın Uluslararası Film Oscar’ını kazanan Brezilya filmi “Hala Buradayım” ve Lee Miller........

© Birgün