Marifet iltifata tabidir
Başarıların ödüllendirilmesi gerektiğini vurgulayan Muallim Naci’nin “Marifet iltifata tâbidir” sözü şöyle devam eder: “Müşterisiz meta zayidir." Bu dizelerin ilkini doğru bulmakla birlikte ikincisine katılmadığımı belirtmeliyim. Evet, başarının beğenilmesi, övülmesi bir sanatçı için gurur kaynağıdır ama bu övgüler hatta ödüller 'müşteri' getirmez. Ülkemiz sinemasında eleştirmenlerin övgülerine mazhar olmuş, önemli festivallerde ödüller kazanmış kaç film sayabiliriz bu 'iltifat'ların karşılığını almış, yani çok sayıda 'müşteri' çekmiş olsun? O zaman bu filmler 'zâyi'midir? Sinema sektörü içinde 'iş yapmayan' filmleri küçümseme eğiliminde olan sinemacılar bulunduğunu biliyoruz, ama bu yaklaşım sinemayı salt bir endüstri alanı olarak görenlerle sınırlıdır. Sinemanın bir sanat disiplini olduğuna inanan sinemacı ve sinemasever kümesi ülke nüfusu içinde nicelik açısından büyük bir oran oluşturmasa da niteliksel bir ağırlık taşıdığına inanıyorum. Tüm sinema yazarlarının motivasyonu bu inançtan başka bir şey değil. Yıllık değerlendirmeler ve festival ödülleri bu açıdan önemlidir.
“Marifet İltifata tâbidir” ama, eleştiri övgü ile sınırlı kalamaz; filmler öz-biçim ilişkisi, görsel-işitsel ögelerin kullanımı, oyuncu yönetimi v.b. açılardan eleştirilirken görülen eksiklerin, fazlalıkların yazılması gerekir. Elbette, üslubun kırıcı olmamasına, kişilik haklarının zedelenmemesine özen gösterilerek... Şunu da unutmamak gerek: eleştiride objektiflik söz konusu değildir; eleştirenin bakış açısı ve donanımı ile sınırlıdır, dolayısıyla sübjektiftir. Yeter ki, tercihin gerekçeleri de ortaya konulabilsin. Bu tür bir eleştiri, izleyiciler kadar filmi yapan, filmde görev alanlar için de yararlıdır. Günlük/haftalık yayın organlarındaki eleştiri yazıları genellikle tanıtım amaçlıdır; seyirci ile sanat........
© Birgün
