Gerçekleri karartamazsınız
Sanatın her dalı gerçeklerle yoğrulmuştur. Tiyatro’dan görsel sanatlara (özellikle fotoğraf ve karikatür) tüm sanatların, ama en başta sinema ve edebiyatın temel kaynağıdır gerçekler. Sinema sanatının iki büyük dalı, kurmaca ve belgeselde bunu görmek olası. Sinema tarihinin ilk filmi, Lumiere kardeşlerin Lyon’da bir fabrikadan çıkan işçi kadınları gösteren kısa belgeseli olurken, ondan kısa bir süre sonra Mélies “Aya Seyahat” ile kurmacanın ilk örneğini verdi. Yıllar içinde gelişen kurmaca anlatılar çeşitlendi; pek çok tür (genre) ortaya çıktı: komedi, melodram, serüven, polisiye, korku, savaş, pornografi, biyografi, bilim-kurgu v.b… Başta biyografi ve savaş filmleri olmak üzere pek çok yapıt gerçekleri yansıtırken, diğer türlerde de politik temaların sıkça işlendiğini, romanlardan yapılmş uyarlamaların sayısının epeyce fazla olduğunu biliyoruz. Zaten edebiyat, tıpkı sinema gibi, büyük ölçüde gerçeklere dayanan, bu gerçekleri yaratıcılıkla yoğuran bir sanat dalı değil mi?
Fantastik ve bilim kurgu yapımlarında teknolojik gelişmelerin etkisi göz ardı edilebilir mi? BirGün’de farklı tarihlerde yayımlanan ‘Gerçeklerden kurmacaya’, ‘Gerçeğin dört atlısı’, ‘Seçimsiz kalmayın’, ‘Sanat hayattan kopunca’ başlıklı yazılarımda (hepsine internette ulaşabilirsiniz) belgesel-kurmaca ilişkisi ve iki türün iç içe girdiği ‘hibrit’ yapıtlara ilişkin örnekler verdiğim için tarihe uzanmak yerine bu yılın Akademi (Oscar) adaylarından söz etmekle yetineceğim. 2025 Oscar’larının farklı dallardaki adaylarının belgesel dalı dışındakilerin tümü kurmaca. Ama içlerinde gerçeklerden kaynaklananların sayısı epeyce fazla. Hemen hepsi edebiyat yapıtlarından uyarlanmış.
Önce En İyi Film dalının adaylarına bakalım… On adaydan dördü gerçek öykülere dayanıyor. James Mangold’un Amerikalı ünlü şarkıcı Bob Dylan’ın yaşam öyküsünden bir kesiti yorumlayan “Tam Bir Bilinmez” (A Complete Unknown) adlı........
© Birgün
