menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zorunlu seçmeli okul…

34 28
26.01.2025

“… Koleji İncek Kampüsünde okuyan iki oğlum var. Devam eden öğrencilere erken kayıt adı altında 19.01.2025 tarihine kadar geçerli olduğu belirtilerek gönderdiği fiyat listesi fahiş şekilde zamlı. 165 bine kayıt ettirdiğimiz 1 çocuk için 330 bin TL istenmekte. Şöyle ki; geçen sene 89 bin TL olan eğitim ücretini mevzuat gereği yüzde 54,8 artırma hakları var iken yüzde 100 artırmışlar, yine 19.500 TL olan etüt ücretini mevzuat gereği yüzde 49,8 artırmaları gerekirken yüzde 150 artırmışlar. Yemek ücreti olarak da geçen sene 60 bin TL olan ücreti bu sene 100 bin Tl. olarak belirlemişler. 06.01.2025 tarihinde okul müdürü ile yaptığım görüşmede ücret itirazımı ve özellikle yönetmelikte belirtilen öğrenim ücreti ile etüt ücretinin mevzuatla belirlenen fiyata çekilmesini talep ettim. Müdür bey talebimi genel merkeze (şirket yönetimine) ilettiğini belirtmesine rağmen halen dönüş yapılmadığını söylüyor. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir kurumun bu şekilde keyfi hareket etmesi, mevzuata aykırı ücret talep etmesi düşünülemez.” (sikayetvar.com’da sinan adlı bir yurttaş)

Mevzuata aykırı bulduğu şikâyet konusunu, mensubu olduğu yargı yerine sikayetvar.com sitesinde ileten kişi bir yargıç. Mesleğini özellikle belirtiyorum çünkü, yargıya (mahkeme) ve yürütmeye (MEB) erişemeyen bu yargıç bize, nasıl bir laissez-faire (bırakınız yapsınlar, etsinler, geçsinler) düzeninde yaşadığımızı, piyasanın müşterisini nasıl kıskaca aldığını anlatıyor. Konu çocuk, eğitim ve kamusal bir faaliyet değil de bir ürün ticareti olsa, eğitimli orta sınıfın kapitalizmle girdiği pazarlığın tarafı olmaz, “yanlış tercihinin kurbanı olmuşsun” der geçer gideriz. Fakat değil; İngiliz Sosyal Tarihçi David Kynaston’in dediği gibi eğitim, parası olanın satın almakta özgür olduğu pahalı tatiller, arabalar, evler ve yemekler gibi maddi bir varlık değil, kimliğimizin yaratıldığı yerdir.

Özel okullarla bu okulların müşterisi arasındaki soruna değindiğimiz başka bir Pazar yazısında, özel okul meselesinin kamusal alanın dışındaki kamusal sorun olduğunu söylemiştik. Ulusal eğitim, ulusal (toplumsal) amaçlara uygun olarak devletin gözetim ve denetiminde yapılır. Devletin gözetim ve denetim yetkisini para karşılığında devrettiği şirketler tarafından açılmış özel okullar, herkese ait değildir. O nedenle parası olanın satın alabildiği, alıcıya satın alma gücü oranında ayrıcalık sunan ve onu toplumun diğer kesimlerinden ayıran özel okullar kamusal alan değildir. Fakat bu, orada ortaya çıkan sorunun kamusal olmadığı anlamına gelmez.

Ücretlendirmeyle ilgili yukarıdaki ve binlerce benzer şikâyet, özel okulların Türkiye’de, sınıf ayrıcalığı peşindeki küçük bir elit grubun dışında ödeme güçlüğü çeken müşterisi olduğunu göstermektedir. Bu, kendilerini........

© Birgün