menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gassalin ıslığı

5 6
06.01.2025

Kavga etmek için bahane arayan toplum, şimdi de bir TV dizisi yüzünden kapışıyor. TRT’nin dijital platformu için yaptırılan Gassal’in yayımlanmasından birkaç hafta önce sokakları kaplayan afişlerdeki “Ölünce beni kim yıkayacak?” sorusuyla başlayan tuhaf bir dindar-seküler tartışması dönüyor ortalıkta.

“Ölünce beni kim yıkayacak?” yazılı siyah afişler epey kışkırtıcıydı. Aslında diziyi izlediğinizde bunun hiç de dinsel bir anlatı olmadığını, bir ölü yıkayıcının varoluşsal bunalımlarıyla ilgili olduğunu, hatta ölüme dair dinsel ritüellerin epey mizah potansiyeli taşıdığını görüyorsunuz. Ama tarikatların, cemaatlerin, din adamlarının her gün yeni bir rezalet haberi veya hastalıklı bir söylemle gündeme geldiği bir dönemde sokakları böyle donatmak, ölü yıkayıcılar din adamı bile olmadığı halde “Siz, ey seküler/laik kesim! Öldüğünüzde yine bize muhtaç olacaksınız.” gibi kavgacı bir söylem yaratıyor.

Böyle bir algı oluşmasında, RTE’nin fırsat buldukça bu konuya vurgu yapmasının etkisi büyüktür. 29 Eylül 2017’de Fatih’te, kendi adı verilen bir imam-hatip lisesinin açılışında şunları söylemiş örneğin: “Tek parti CHP’sinin derdi bizim bildiğimiz anlamda imam hatipler açmak değil, cenaze namazı kıldırmayı bilecek kadar dini bilgiye sahip kişilerin yetiştirilmesiydi. Cenaze yıkayacak imam yoktu. Türkiye o hale gelmişti. Cenazelerimiz ortada kalıyordu. İşte onun için cenaze yıkayıcısı yetiştirilsin diye böyle bir adım atıldı. Tek parti döneminde köklü dini kurumların kapısına kilit vuruldu. Milletimiz bırakınız Kuran-ı Kerim eğitimi, cenazesinin ortada kalacağından korkmaya başlamıştı.”

***

Batı ve Doğu uygarlıklarını birbirinden........

© Birgün