Yapay zekânın iç sesi ve mutluluk virüsü
Apple TV ’ın son dönemdeki bilimkurgu hamleleri, platformu türün vazgeçilmez adresi haline getiriyor. Martha Wells’in Hugo ve Nebula ödüllü novella serisi "The Murderbot Diaries"ten uyarlanan "Murderbot" dizisi, niş bir yapıt olarak sessiz sedasız izleyiciyi büyülerken, Vince Gilligan’ın yepyeni projesi "Pluribus" ise 7 Kasım’da başladı. Bu iki yapım, birbirinden bağımsız gibi görünse de, günümüzün en hararetli tartışmalarından olan yapay zekâ, bilinç, özgür irade ve insanlığın kendi yarattığı distopyalar arasında ortak bir mercek sunuyor. Murderbot’un sarkastik iç monologlarından Pluribus’un kontrol edilemez mutluluk virüsüne sıçrayan bu kurgusal hat, bilimkurgunun asıl işini yapıyor: Bizi kendi yarattığımız gelecekle burun buruna getirmek.
"Murderbot Diaries", geniş kitleleri sarsan bir fenomen değil; “çığır açıcı” etiketi yapıştırmak da abartı olur. Ama tam da bu görece az bilinirliği onu eşsiz kılıyor. Bu evrende uzay, açgözlü şirketlerin sömürdüğü bir maden. Star Trek evreninin komünal idealleri yerine, tamamen kurumsal mülkiyet ve emek sömürüsü üzerine kurulu bir düzen hüküm sürüyor. Ana karakter SecUnit ya da kendini adlandırdığı gibi Murderbot (Alexander Skarsgård), insanlarla etkileşimden kaçınan, vaktini dizi izleyerek geçirmeyi tercih eden, belirgin şekilde nöroçeşitli özellikler gösteren bir android. Kurumsal kölelikten, kedini hack’leyerek kurtulmuş olan bu güvenlik robotu, özgür iradesini kazandığı anda ne yapacağını bilemiyor.
İnsanları korumak mı, yoksa onlardan olabildiğince uzak durmak mı? Kitaplardan diziye aktarılırken korunan kuru mizah,........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein