menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Adaletin cenazesini kim yıkayacak?

185 9
29.01.2025

Saray’a bağlanan ve siyasi iktidarın silahına dönüşen yargı, sadece hukukla değil akıl ve mantıkla da bağını tamamen kopardı. Bu sınırsız saçmalama özgürlüğünde somut delil yerine niyet okuma, hukuk yerine komplo teorileri, adalet yerine ise kumpaslar var…

Yani her an herkes siyasi talimatla çalışan savcı ve hâkimlerin hayal gücüne maruz kalıp hapiste çürüyebilir.

Gezi Davası kırılma noktasıydı.

Gerçekle bağını koparmış yargı, ‘etki ajanları’, ‘yönlendirici ajanlar’, ‘nüfuz casusları’nın 8,5 milyon insanı sokağa döktüğünü iddia ederek ceza yağdırdı. Somut delil yerine afili ajan sözleri mahkûmiyet için yeterli hale getirildi. Ayşe Barım olayıyla bir kez daha bu saçma sapan teoriler sepetine herkesin atılabileceği ilan edildi.

Magazin dünyasındaki menajer Ayşe Barım’dan Gezi Direnişi’ni organize eden bir lider çıkaran yargıya George Orwell ve Kafka şapka çıkarırdı.

Distopik romanlara, filmlere şapka çıkartacak bu sürece yakından bakıp yargının haline birlikte ağlayalım.

Türkiye’nin ünlü oyuncularının menajerliğini yapan Ayşe Barım, sektörde tekelleştiği iddiasıyla gündeme getirildi. TV100’de yazan Fuat Uğur 26 Eylül 2024 tarihli yazısında isim vermeden Barım’ı suçlarken magazinsel bazı iddialar ortaya attı. 7 Ocak’tan itibaren sosyal medyada Barım’ı hedef alan paylaşımlar başladı. İstanbul Başsavcılığı, sosyal medyadaki paylaşımlar ve iddialar nedeniyle resen soruşturma başlattığını açıkladı. 13 Ocak’ta Barım’a yurtdışına çıkış yasağı konuldu. 15 Ocak’ta ise Barım’ın menajerliğini yaptığı Serenay Sarıkaya’nın tanık olarak ifadesi alındı.

Sonra sihirli değnek dokundu ve dizi-film sektöründe tekelleşme yerine 12 yıl önceki Gezi Direnişi arşivden çıkarıldı. Tabii ki ilk akla gelen; 12 yıl boyunca, yıllarca süren yargılamalarda gündeme gelmeyen bu konunun arşivden çıkarılmasının absürtlüğüydü.

24 Ocak’ta Barım, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek” suçlamasıyla gözaltına alındı. Evinde ve işyerinde arama yapıldı. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın hapsedilmesinde olduğu gibi başka suçtan açılan soruşturma, arşivlere bakılıp değiştirilmiş ve tutuklamanın yolu döşenmişti. Artık arşivden ‘adam asmaca’ oyunu gizlenmiyordu.

Eşzamanlı olarak sosyal medya ve yandaş medyadaki Ayşe Barım linçi Gezi iddialarına evirildi. Halit Ergenç, Dolunay Soysert, Rıza Kocaoğlu, Mehmet Günsür, Ceyda Düvenci ve Nejat İşler’in ifadesi alındı.

Barım, gözaltına alındıktan 3 gün sonra 27 Ocak Pazartesi günü İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde savcı karşısına çıkarıldı ve ifadesi alındı. Barım’a ilk olarak kendisini arayıp Gezi Direnişi için birliktelik kurmak isteyen finans ya da ismiyle destek isteyen olup olmadığı soruldu.

Barım kendisinden böyle bir talepte bulunan kimse olmadığını söyledi. Gezi Direnişi sırasında Taksim’e 2 kez gittiğini anlatan Barım, “Muhteşem Yüzyıl isimli dizide beraber çalıştığımız oyunculardan bazıları bulunmaktaydı. Beni tam hatırlayamamakla birlikte onlardan birisinin arayarak setten çıkarak Gezi Parkı’na gideceğini söyledi. ‘Çocuklar ne yapıyor, bakmak istiyoruz’ dediler. Hemen ‘Ben de geliyorum’ dedim” diye konuştu. Taksim’de çok kısa süre kaldığını gaz bile yemediğini anlattı.

Savcılık, Barım’a Osman Kavala’nın kurduğu Açık Toplum Vakfı, Anadolu Kültür A.Ş. gibi kuruluşlarla ilişkisi olup olmadığını sordu. Ayşe Barım hiçbir ilişkisi olmadığını anlattı ve “Bu oluşumları sizden ve sosyal medyadan duydum” dedi.

Gezi döneminde oyuncuları yönlendirdiği iddiasına ise şöyle yanıt verdi: “Ortak iş yaptığım sanatçılarla hiçbir zaman meydana çıkıp beyanat vermedim. Onlara da böyle bir açıklama yapmaları hususunda herhangi bir yönlendirme ve telkinim asla olmadı. Sanatçılara benim talimat vermem gibi bir durum söz konusu olamaz.”

İfade tutanağından Barım’a harp metotları konusunda bir soru sorulduğu anlaşılıyor. Barım “Harp metotları diye bir şeyi hiç duymadım. İlk defa burada duydum” diye yanıt veriyor.

Barım gözaltındayken yandaş medya 2017 Anayasa referandumundan önce Belçika’nın Gent şehrindeki bir darbe toplantısına katıldığını iddia edip şunları yazdı: “Ocak 2017’de gerçekleşen toplantıda Barım, kontrol ettiği oyuncu grubunu hükümet aleyhine eylemler için yönlendirebileceğini iddia ediyor ve karşısındakilere şunları söylüyordu: ‘Elimde hepsinin kaseti var. Siz rahat olun, Gezi’de ne yaptıysam şimdi daha iyisini yapacağım, elleri mahkûm.’

Kaynak? Tahmin edersiniz…

Bu sözler ne zaman kaydedildi? Hangi delile dayanıyor? Ayşe Barım’ın Gent’e gittiğine dair uçuş ya da pasaport kaydı var mı?

Ayşe Barım’a savcılık sorgusunda bu haberler bile soruldu. Şöyle yanıt verdi:

“Ben 2017 yılında Belçika’ya gitmedim. Gent şehrini hiç görmedim… Böyle bir haberi ilk defa görüyorum. Ben psikolojik olarak haberlerden etkilendiğim için benimle ilgili haberleri avukatlarım takip eder ve gerek duyulan suç duyurularını kendileri yapar.”

Barım’a oyuncuların Gezi Parkı’nda şiir okuduğu görüntüler gösterildi ve soruldu. Yıllarca Erdoğan’ın bir şiir okuduğu için hapsedildiği anlatılan ülkede bu da oldu. Ayşe Barım şöyle yanıt verdi: “Halit Ergenç, Dolunay Soysert, Rıza Kocaoğlu, Mehmet Günsür ajansın hizmet verdiği oyunculardır. Diğerleri ile o dönem hiçbir çalışmamız olmamıştır. Bu yazı-şiir-bildiri kim tarafından yazıldığını ve oraya kim tarafından getirildiğini bilmiyorum.”

Savcılığın bazı soruları ise oyuncu........

© Birgün