menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

12 Mart ve ‘ulusalcı sosyalizm’

20 32
yesterday

Herhalde bu ülkenin büyük bölümü için 12 Mart, genellikle canına kıyılan gencecik devrimcileri hatırlatır. Sonraki yıllarda her biri, birer lider sembole dönüşmüş Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya isimlerinde temsil edilen nice genç devrimcinin, idam edilerek, kurşunlanarak ya da işkence ile öldürülmeleri, toplumsal hafızada 12 Mart’ı özel bir yere taşımıştır.

12 Mart, Türkiye sosyalist hareketinin düşünsel tarihinde de ciddi kırılmalara işaret eden bir dönem anlamına geliyor. Zira o süreçte sol-sosyalist hareketin iki temel özelliğinden birisi giderek kitleselleşmesi, diğeri de kendisini kuşatan düşünsel siyasal kabuğu kırmaya başlamasıydı. Herhalde bu iki özellik sistemin teyakkuz halini de tetiklemiş olmalıydı.

1960’lı yıllardan başlayarak sosyalist hareketin politik dili net biçimde ‘ulusalcı’ydı ve bu eğilim 1960’lı yıllar boyunca baskın olmaya devam etti. Mesela Türk Solu, 17 Kasım 1967’de, ilk sayısında, ‘her içtenlikle ‘Türküm’ diyenin, el ele omuz omuza güç birliği halinde gerçekleştireceği anti-emperyalist ve anti-feodal demokratik devrim’ hedefini işlemişti. 27 Mayıs darbesi mimarlarından Suphi Karaman derginin başyazarı idi. 1 Aralık 1967 tarihli 3. sayısında ‘Türk ulusunun tarihi görevleri’ gibi yazılar vardı. 8 Aralık tarihli 4. sayısında okuyucularından gelen ‘Türk’ kavramına yönelik sorulara; ‘Bizce ulus teriminin bilimsel açıklamasına sadık kalmak o kadar da........

© Birgün