“Ecnebi”
Bütün sözcükler sonuç olarak birer tanımlayıcıdır ve ‘sıradan’ oldukları söylenebilir. Fakat bazıları muhteva, niteleme gücü ve anlam bakımından diğerlerine göre çok daha fazla etki bırakmıştır. Bu da genellikle hakim politik kültürle ilişkili olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu sözcüklerin işaret ettiği olgular, dinleyen ya da okuyanı kendine yakınlaştırabilir ya da uzaklaştırabilir. Mesela laiklik, devrim, muhafazakarlık ve şeriat böyle sözcüklerdir.
Ecnebi, Osmanlı’dan beri inşa edilen ve Cumhuriyet döneminde de aynı algıya konu olan sözcüklerden birisidir. Daha en baştan yarattığı hissiyat dışlayıcı ve tedirgin edicidir. Zira sadece yerli olan üzerinde ‘emelleri olan’ bir yabancıyı değil, yerlilerin de ‘yabancı’ oldukları hissini anlatır. Bu yüzden Türk modernleşmesinin daha ilk zamanlarından başlayarak bir ‘karşı ecnebi’ zihniyet inşa edilmişti. Aynı zamanda bir Darüşşafaka’lı olan Salih Zeki bu anti-ecnebi zihniyetin ilk temsilcilerinden birisiydi. Posta işlerinde uzmanlaşması bir ‘ecnebi memleket’te aldığı eğitimle mümkün olsa da, Osmanlı’daki ‘ecnebi postanelerin kapatılması’ için hayli mücadele vermişti.
∗∗∗
Ecnebi coğrafyanın iktisadi ve politik anlamda daha gelişmiş olması, aslında hep bir sorundu. Zira ‘ecnebilerden’ öğrenecek çok şey vardı. Bu nedenle Cumhuriyetin daha ilk yıllarında ‘ecnebilerin görgü ve bilgisinden istifade etmek’ için türlü adımlar atılmıştı.........
© Birgün
