Şiddeti cezasızlık yaygınlaştırıyor
Ne yöne dönsek şiddet var karşımızda. Yaşlıyı ulu orta darp eden gençler, eşini ve çocuklarını öldürenler, lise sıralarında arkadaşına zarar verenler, bir çocuğu bıçaklayanlar… Sonu gelmeyen ve sürekli dozu yükselen bir şiddet. Elbette tesadüf değil. En tepeden başlayan anlayış, kullanılan dil, giderek etki alanını genişleten hoyrat tutum, ekonomik güçlükler... Liste giderek uzuyor. TÜİK’in birkaç gün açıkladığı verilere göre suça sürüklenen çocuk ve suç mağduru çocuk sayısında yükseliş gelinen noktayı özetliyor.
Evde, sokakta, okulda, toplu taşımada, işte şiddetle neden burun burunayız? Suça sürüklenen çocuklara yönelik cezaların artması sorunları çözer mi? Sokakta ya da korunaklı evlerde çocukları şiddetten uzak tutmak mümkün mü? Tüm bu soruları uzun yıllardır yoğun olarak çocuk ve ergen psikiyatrisi alanında çalışan Prof. Dr. Bengi Semerci’ye sordum.
Günlük yaşamamızda her an bir şiddet sahnesiyle karşı karşıyayız. En küçük bir tartışma linçle sonuçlanabiliyor. Geçen hafta bir grup genç metroda bir yolcuyu darp etti. Sanki her an “Otomatik Portakal”dan bir sahneyi yaşıyoruz. Ne oluyor, nereye doğru gidiyoruz?
Bir kere bakış açımızı değiştirmek zorundayız. Yani şiddeti sadece fiziksel bir şey gibi algılıyoruz. Halbuki şiddet çok geniş bir kavram. Ekonomik şiddet var, psikolojik şiddet var. Bireysel şiddeti daha çok ön plana çıkarıyoruz ama bir toplumsal şiddet var. Toplumu yönetenlerin de oluşturduğu bir şiddet. Çocuk ve gençler de her şeyde olduğu gibi bunda da bizleri takip ediyor. Öyle bakmak lazım. Neden arttı peki; Birincisi ekonomik nedenler. Yoksulluk arttıkça birçok sorun artmaya başlıyor. Çünkü aileler dağılıyor, çocukların, gençlerin kontrolü yok oluyor. İnsanların geçinebilmek ya da karınlarını doyurmak için daha gayri kanuni şeylere yönelmeleri artıyor. Okul, eğitim hayatından ayrılmaları artıyor. Eğitimden kopan çocuk sokak kültürüyle büyümeye başlıyor. Sokak kültüründe şiddet görmemek için şiddet gösteriyorlar.
Tüm bunlar içinde şiddetin cezasız kalması, hatta övülen bir şey haline gelmesi, yapanların yüceltilmesi, güçlü gösterilmesi, zengin görülmesi özendirici bir hale geliyor. Bir de cezasız kalındığını görüldüğü zaman da şiddet artıyor.
Sosyal medya, televizyon vb bunların etkisi olduğu söyleniyor. Abartılıyor olabilir mi?
Sorunların bunlara bağlamak işin kolay yanı. Şu filmi seyretti ya da şu oyunu oynadı, onun için oldu. Asıl nedeni kabullenip onun bedelini ödemek de zor çünkü. Çizgi filmi sorumlu tutmak kolay. Bu arada sosyoekonomik düzeyi düşük kesimde şiddet çok fazla ama bu yüksek olan kesimde artmıyor anlamına gelmesin. Gittikçe artan kontrolsüz yetiştirilme, sınır çizmeme, yine şiddetin güç gibi gösterilmesi orada da artışa yol açıyor. Ha biz onları basında ya da sosyal medyada görmüyoruz çünkü aileler “sağ olsunlar” onların üstünü örtüveriyorlar, güçlerini kullanarak. Bu sefer çocuk bunun yapılabilir, onaylanır bir şey olduğunu düşünüyor. E zaten öyle yetiştirilmiş; Hiçbir şey benim sorumluluğum değil, her şeyden başkaları sorumlu. Ben istediğimi yaparım” anlayışıyla büyümüş.........
© Birgün
