Diyanet İşleri bırakmaz bu işleri
Türkiye’de devletin laik yapısı Anayasa’nın temel taşlarından biridir. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın anayasal varlığının uzun yıllardır tartışma konusu olduğu da aşikâr. Ancak özellikle son yıllarda Diyanet’in yetki alanının genişlemesi, bütçesinin katlanarak artması ve toplumsal yaşamı din ekseninde dönüştürmeye yönelik açıklamaları, bu kurumun Anayasa’yı sistematik olarak ihlal eden pozisyona evrildiğini gösteriyor. Kadının toplumdaki rolüne ilişkin yaptığı yorumlar, çocuklara yönelik dini eğitim uygulamaları ve LGBTİ bireylerle ilgili kullandığı ayrımcı dil ile Diyanet, toplumu kutuplaştırıcı bir aktör halinde. Diyanet’in başkanına gelirsek, Ali Erbaş 18 Eylül 2017’de görevine başladı. İlk konuşmasında laikliği hedef aldı. Erbaş “başarılarla dolu” sekiz senede sayısını hatırlamadığımız kadar zırva söz ile de hafızalarımızda yer etti. Üçüncü milenyumun 25. senesinin yarısına geldiğimiz zamanlarda şeyhülislamlığa heves eden beyefendi hangi konu hakkında konuşmuyor ki? Kadın haklarından çocuk eğitimine, günlük yaşam pratiklerinden bireysel tercihlere kadar hepimizin yaşam biçimlerine doğrudan karışma girişimlerini eksik etmiyor. Çoğunluğun iktidarı değil, çokluğun iktidarından aldığı güç ile yaşamlarımıza müdahale eden Erbaş’ın başkanlık döneminin incelendiği, toplumun dinselleştirilmesi sürecinde başkanlığın oynadığı rolü somut olaylar üzerinden aktaran bir kitaptan bahsedeceğim.
Gazeteciler Mustafa Mert Bildircin ve Sefa Uyar’ın kaleme aldığı İktidarın Kılıcı ve Kalkanı: Erbaş’ın Diyaneti isimli kitap Kırmızı Kedi Yayınlarından çıktı. Aynı zamanda Laiklik Meclisi üyesi olan Bildircin ve Uyar, Diyanet konusunda kamuoyunu........
© Birgün
