Sıtkı sıyrılan iyi insanlar, lümpenleşen yoksullar
İyi, doğru, dürüst insan olarak yaşama olanağının tükendiği zamanlardayız. Adaletsiz dünyanın “iyi insanların” çabasıyla döndüğü inancı siliniyor. İyi insanlar, bireysel bir çıkar beklentisi olmadan içinde yaşadıkları grup, toplum, insanlık için iyi olanı eylerler ya, artık o seçime göre eylemenin de imkanı kalmıyor.
Diyelim bulvarda yürüyorsunuz, önünüze her halinden yardıma muhtaç olduğu belli biri çıktı. Göğsünde üzerinde kargacık burgacık kör, sağır ve dilsiz yazan kirli bir karton asılı, kaldırıma oturmuş, önünde bir bağış kutusu. Kutuya para bırakıp yürümeye devam ediyorsunuz. Az sonra aynı kişi yanınızdan tabana kuvvet kaçıyor, arkasında zabıtalar. Ne körmüş ne de sağır dilsiz! Kandırılmışsınız! Yardıma muhtaç insanlara yardım etme ilkeniz sizi aptal yerine düşürmüş.
Olağan koşullarda “iyi, doğru ve dürüst” insanlar, “Hay Allah, üçkağıtçıymış, kandırdı beni” der, güler geçer ya da biraz sinirlenirdi. Bir sahtekar tarafından kandırılmış olmak muhtaç insanlara yardım etme ilkesinden vazgeçmesine neden olmazdı. Bir iki kez kandırılmış olsa da sokakta karşılaştığı muhtaç insanlara yardım etmeye devam ederdi. Hadi diyelim, biraz daha ince eleyip sık dokurdu belki ya da artık bağışlarını sadece yardım kuruluşlarına yapardı.
Peki yaptığı tüm bireysel yardımların istismar edilmesine, bağış yaptığı kuruluşların yolsuzlukla çürümesine bir değil on kere, yüz kere maruz kalırsa? Üstelik eve gelen her tamircinin öyle ya da böyle kazıkladığını, yemek getiren kuryenin telefonuna taciz mesajı attığını, aldığı ürünün garanti kapsamının vaat edildiği gibi olmadığını, yardım edeyim derken zarar gördüğünü, dürüst oldukça bırakın sonuç........
© Birgün
visit website