Kim bu komünist?
Babam solculuğu merak edip öğrenmesini ortaokuldayken yaşadığı bir olaya bağlardı. 1950’lerin hemen başlarında, doğuda küçük bir kasabada bir haber yayılır. Uzak köylerden birinde jandarma “komünist bir öğretmen” yakalamış, adliyeye getiriyormuş! Kasaba meydanına toplanan halkın arasında olan babam, tedirginlik ve öfke içinde bekleşen insanların kendi aralarındaki konuşmalarına tanık olur. Kimi "bütün vücudu kıllarla kaplıymış" derken, bir diğeri "ancak zincirlerle zaptedebiliniyormuş" der. Bir başkası "boyu iki adam boyundaymış" derken, diğeri "göz akı yokmuş, kırmızıymış" diye ekler. Konuşmalar "kuyruğu da varmış"a kadar çeşitlendikçe babamı korkulu bir merak sarar.
Sonra öğretmeni getirdiler diye devam ederdi babam; jandarmaların arasında elleri kelepçeli, çelimsiz, maruz kaldığı şiddetten yüzü gözü şişmiş, ufak tefek genç bir adam. Önce, "bizden biri yahu" dediğini söyler, sonra da "bu işte bir adaletsizlik var, ne ki bu komünistlik diye okumaya başladım" diye eklerdi.
Hikaye Türkiye'ye özgü değil. ABD'de de yazar çizerlerin, oyuncu sanatçıların “McCarthycilik” döneminde maruz kaldıkları baskı, damgalama ve dışlama da aynı stratejinin bileşeniydi.
Babamın anlattığı, II. Dünya Savaşı sonrası Sosyalizme karşı kapitalist dünyanın başlattığı “antikomünist” propagandanın ücra bir Anadolu........
© Birgün
visit website