menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

2025’e doğru: Umut ve korku açmazı

16 11
06.01.2025

İnsan, başlangıçtan bu yana ancak bağ/lar kurarak hayatını sürdürebildi. 8-10 kişilik topluluklar oluşturabilenler hayatta kalabildi. Milyon yıllık evrimin insana kattığı en önemli kalıt, bağ kurmaya eğilim oldu. Fiziksel bir aradalığı kalıcılaştıran ruhsal bağlar da böyle evrimleşti.

İnsan kendisini/kimliğini/benliğini kurduğu bu bağlar aracılığıyla inşa eder. Benliğimizi kuran ruhsal bağlar bizi içinde yaşadığımız “şimdinin ve geleceğin belirsizliğinden” koruyan semboller üretir. Bu sembollerin en önemlileri de hayat ve ölümün “ne" olduklarıdır. Geleceğin nasıl geleceğine dair beklentilerimiz “bilinebilir” olduğu sürece içinde yaşadığımız anın koşullarına odaklanabiliriz. O gelecek için yapabileceklerimizi ve yapamayabileceklerimizi değerlendirip, koşullarımızı zorlayabiliriz.

“Elhamdülillah müslümanım” benliği, bu dünyada yaşadığı koşulların yaratıcının takdiri olduğunu, eylemlerini sadece yaratıcının talimatlarına göre eylediği sürece bireysel sorumluluk hissetmesine gerek olmadığını, yaratıcısının kurallarına uyduğunda ölümden sonra onu sonsuz bir doyum ve mutluluk içinde bitimsiz bir gerçek hayatın beklediğini hissettirir. Böylesi bir benlik için belirsizlik yoktur, tersine her şey yaratıcının kontrolü altındadır.

∗∗

1980 yılında bir liseye tarih öğretmeni olarak atanan 23 yaşında Ankaralı bir erkeği düşünelim. Eğer etliye sütlüye (siyasete) bulaşmazsa 25 yıl sonra 48 yaşında emekli olabilecekti. Kendisi gibi bir öğretmenle evlenirse, eşi de 43 yaşında emekli olacaktı. Yaklaşık on yıl kadar Anadoluda çeşitli yerlerde öğretmenlik yapacaklar, sonra Ankara’ya tayinleri........

© Birgün