Peri masalları ve tragedyalar
İnsan olup bitenlere inanamıyor, fakat peri masallarına inanabiliyor. Tuhaf bir yaratık şu insan, adeta bir masal kahramanı; anlatılan ve anlattığı öykülerle inşa ettiği masal dünyasında yaşayabiliyor. Bu, onu doğanın diğer türlerinden ayıran bir özellik. Habitatlarına saldırı karşısında hayvanların nasıl davrandıklarını bilirsiniz. Hitchcock’un ‘Kuşlar’ filmi hiç de abartılı değil, kargaların kendi türlerine yapılan bir saldırıya nasıl da hep birlikte karşılık verdiklerini mutlaka görmüşsünüzdür. Habitatı topyekûn saldırı altında, fakat hayal dünyasında yaşamayı sürdürebiliyor. Birine kuş beyinli sıfatını yakıştırırken bir kez daha düşünün derim. Yaşadığımız duruma en çok ‘insan beyinli’ sıfatı denk düşüyor; insan, kendini düşsel bir kafesin içine hapsetmiş; dışarıda yer yerinden oynasa yerinden kalkmıyor. Ahlak adına ahlaksızlığı, kanun adına kanun dışılığı meşrulaştırmaktan tutun da çocuk, kadın ve doğa katliamlarını vatanseverlik diye yutturan iktidarların acayipliklerine tanıklık ediyor, fakat sesi çıkmıyor.
Tüm bunlar bir masalda olabilir: “Peri masallarında büyülenen insan dilsizleşir” (Agamben, Çocukluk ve Tarih). Oysa 18. yüzyılda şair Schiller, ardından 20. yüzyılda sosyolog Weber dünyanın büyüsünün bozulduğunu ilan ettiklerinde insanlar uzun zamandan beri belki de ilk kez dile geldiler ve birbirleriyle doğrudan........
© Birgün
