Karamsarlık yasaklanmıştır
Kentin yüzeyindeki çatlaklardan karanlık sızmaya başladığında kent sakinleri bunun geçici bir sızıntı olduğunu düşünmüş ve pek önemsememişlerdi. Önemsediklerinde ise iş işten geçmiş, karanlık kenti tamamen ele geçirmişti. Karanlık kuytu köşelerde birikti önce, ardından caddeleri, sokakları ve meydanları kapladı ve kentin sakinleri karanlığın içinde birbirlerini yitirdiler. Bazen karanlıkta birbirleriyle çarpıştıkları da oluyor. Fakat çarpışmalar genellikle çatışmayla sonuçlanıyordu, çünkü artık kimse birbirini tanıyamıyor. Ve artık kimse kimseye tutunamıyor: “Gözüme batan heyulalar görüyorum yalnızca, ama tutunmaya çalıştığım an yok oluyorlar (Rousseau, Yeni Heloise). Hükümet, karanlık kentte karamsar olmayı yasaklamıştı. Her kim ki karamsarlığa düşer ve karamsarlığını başkalarına bulaştırmaya kalkışırsa algı operasyonu suçundan tutuklanacaktır. O yüzden karanlık kentin sakinleri neşeli olmak zorundaydılar. Fakat karanlığın derin karamsarlığında neşeli olmak hiç de kolay değildi. Göz gözü görmese de kulaklar işitebiliyordu. Ve hükümet karamsarlıkla savaşmak için kentin sokak ve meydanlarına yerleştirdiği hoparlörlerden sürekli oynak havalar yayımlıyordu. Buna rağmen karanlık kentin sakinleri kimi zaman derin bir yeis duygusuna kapıldıkları da oluyor. Fakat çok geçmeden kederlenmenin yasak olduğu hatırlarına geliyor ve göbek atmaya kaldıkları yerden devam ediyorlar.
∗∗∗
Karanlık kent,........
© Birgün
