Dışımızdaki dünya
Bazen hazırlıksız yakalanırız ve dışımızdaki dünya içimize karışır, birden düzensiz konuşmaya başlarız. Fakat çok uzun sürmez. İlk anda kaotik gibi görülen, rastgele yerleştirilmiş uyaranlar arasında bağlantılar kurup da dış dünyayı düzene sokar sokmaz, içimiz de düzene girer ve yeniden düzenli ve anlamlı cümleler kurmaya başlarız. Diyelim ki yetiştirmek zorunda olduğunuz bir yazı var, fakat kafanızı toplayıp da bir türlü bilgisayarın başına oturamıyorsunuz. Onun yerine ekrandaki akan görüntüleri izliyorsunuz ya da evde temizliğe kalkışıyor, eşyaları toplamaya koyuluyorsunuz. Dışarıdan bakanlar, asıl işinizi yapmamak için her yola başvurduğunuzu, ilgisiz şeylerle uğraştığınızı düşünüp sizi yargılayabilirler. Evin düzensizliğinin içinize karıştığını ve evi toparlamadan kafanızı toparlamanın mümkün olmadığını elbette onlar da bilir. İç ile dış arasındaki gerilimi çözmeden hayatımız ne yazık ki düzene girmiyor. Bazıları, dışarının içeri sızmaması için bedenlerinin tüm deliklerini kapatmaya çalışabilir, fakat dışarısı yine de bir yolunu bulup içeri sızar ve kurulu düzenlerini bozar. İnsan yerleşik hale geldiğinden beri, iç ve dış arasındaki bu gerilimi iliklerine dek hissetmektedir. O, bir kozmokratör (düzen yaratıcı); yerleştiği yere kafasındaki düzeni dayatır. Ve dayattığı düzende ısrar edip de herkesi ve her şeyi bu düzene boyun eğmeye zorladığında diktatör payesiyle onurlandırılır. Fakat düzeni ve........
© Birgün
