Kampüslerden meydanlara bir yol uzanır
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Maltepe’deki mitingde yaptığı boykot çağrısında “Üniversite kampüslerindeki gençlerin gönlünü yapar ve oradan çekilirse, Espressolab’ları kantin olarak verirse, öğrenciler affettik derse o zaman affederiz.” sözleri, boykotun ekonomik olmanın ötesinde toplumsal-siyasal boyutunu ifade etmesiyle özellikle dikkat çekiciydi.
Bu kahve zinciri onlarca yıldır süren üniversitelerin kamusallığını gasp etme çabasının adı; kampüslere yerleşmiş, öğrencilerin bir zamanlar birlikte ürettikleri, tartıştıkları, dayanıştıkları alanları kurumsal ve tek tipleşmiş yapılara dönüştürmüş bir zihniyetin temsilcisi oldu.
Bu boykot ve rest çekiş mevcut olana itiraz kadar kamusal alan tahayyülünün yeniden demokratikleşmesi çağrısını içeriyor. Üniversitenin kime ait olduğuna, kim tarafından ve nasıl şekillendirileceğine dair bu tahayyül, daha geniş anlamda 19 Mart mücadelesinin çerçevesini de ifade ediyor. Kampüslerden sokaklara, meydanlara yayılan bu ortak tepki, demokrasiye yönelik özlemin bastırılamayacak kadar büyüdüğünün bir göstergesi.
***
Böylesi bir kitlesellik bir ilk; ama ne böyle bir boykot ilk kez gerçekleşiyor ne de böylesi bir tahayyül ilk kez ifade buluyor…Benzer bir boykot hikayesinin önemli bir örneği 2011 Aralık’ında Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanmıştı. 2011’in Aralık ayında, Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü’nde bir değişim olmuş, “Çarşı........
© Birgün
