menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump dünyayı etkiliyor, ama nasıl?

24 23
16.03.2025

Trump’ın gelişinin dünya çapında siyasi ve iktisadi etkileri oldu ve olacak. Öyle görünüyor ki neofaşist yönetim ABD’nin iç dengelerini de önemli ölçüde sarsacak ve bunun Trump sonrasına da güçlü yansımaları olacak. Biz burada ekonomik etkilere odaklanalım.

ABD, 1945 sonrasının hegemonik gücü olarak ortaya çıktı. GSYH’sı itibariyle de dünya hasılasının yüzde 45’i civarında dev bir ekonomiydi. Gerçi Sovyetler Birliği’nin varlığı askerî ve siyasi gücüne belli sınırlar koyuyor ve sermaye birikiminin dünya ölçeğinde gerçekleşmesini de engelliyordu. Ama 1945 sonrasının ikinci küreselleşme dalgası, daha iç talebe dönük, daha bölüşümcü politikalar üzerine kurgulanmış bir sermaye birikim rejimiyle uyumlu olduğundan, Sosyalist Sistemin kapitalist pazarı daraltıcı etkisi tali görülebilirdi. Bölüşümcü politikalar üzerinde kuşkusuz sistemler arası rekabetin ve işçi sınıfının kapitalist Batı’da siyasal ve sendikal yükselişinin de etkisi bulunmaktaydı; ama esas olan şey, bu koşulların henüz iç talep eksenli (Keynesgil) sermaye birikim rejimiyle çelişmiyor oluşuydu.

Bu süreç 1970’lerin ortalarından itibaren tıkanınca neoliberal politikaların (finansallaşmaya kaçış, devletin küçültülmesi, ücretlerin ve sosyal hakların baskılanması…) ABD ve Birleşik Krallık öncülüğünde sahneye çıkması gecikmedi. 1980’ler sonrasında bu bakımdan mal ve hizmet ticareti ile sermaye dolaşımının giderek serbestleştiği bir üçüncü küreselleşme dalgası başladı. Gerçi ekonomik korumacılık eğilimleri 2008 krizi öncesine gider ama birinci Trump döneminden (2017-2021) itibaren bu eğilimde yeni sıçramalar ortaya çıktı. Şimdi ikinci Trump döneminde yeni bir ivme kazandığı görülmekte; bu defa çok daha planlı, kapsamlı ve organize olmak kaydıyla… Dolayısıyla üçüncü küreselleşme dalgasının ve neoliberal birikimin sonuna gelindiği bugün artık daha belirgindir.

Trump 2.0 döneminde ABD’nin uluslararası angajmanlarını tahrip etmeyi ve müttefiklerini karşısına almayı göze alan bir büyük dönüşümün arkasındaki nedenler acaba nelerdi? Bunu salt Trump üzerinden ve “delidir, ne yapsa yeridir” basitliğiyle açıklama olanağı elbette yoktur. Gerçi bu “kontrol edilemez lider” yakıştırması, “Trump politikalarına karşı çıkılamaz” ön kabulünü desteklediği ölçüde dış politikada kullanışlı bir baskı aracına dönüştürülebilmektedir. Ama konumuz bu değildir. ABD’nin sorunu, ekonomik hegemonyasının gerilemesidir ve bunu durdurmaya........

© Birgün