Parti olamamak
Konumuz CHP. 102 yaşına girmiş bir parti. Eğer Sivas Kongresi kuruluş kongresi olarak alınırsa 106. yılını idrak ediyor. Ne var ki epeydir bir siyasi kimlik bunalımı yaşıyor. Dinci-milliyetçi ve despotik nitelikli ve uzun süredir devletle özdeşleşmiş bir iktidar partisi karşısında çoğunlukla savunmada, hatta genellikle çaresiz konumda. Ama CHP’nin siyasi alternatif üretememekten daha önce gelen bir sorunu var: Parti olabilmenin, bir siyasi parti gibi davranabilmenin asgari koşullarını taşımakta güçlük çekmek veya bu koşullardan uzaklaşmış olmak. Önce buradan başlamak gerekiyor.
Bir siyasi parti, belirli amaçlar doğrultusunda ilke ve hedeflerini oluşturmuş, ideolojik ve programatik bütünlüğünü sağlamış bir siyasi kadroyu ve tabanı gerektirir. Bunlar yoksa, ciddiye alınabilecek bir siyasi partiden bahsedemeyiz. Düzen partileri açısından kuruluş ilke ve hedefleri esnetilmeye daha müsaittir, ama her durumda görece iyi tanımlanmış hedeflere/çıkar birlikteliğine sahip olmak ve bu uğurda görüş ve eylem birliği yapmaları beklenir. Kendilerini bütün sınıfların ortak çıkarlarını temsil anlamında kitle partisi olarak tanımlayan ana akım siyasi partiler de genellikle burjuvazi başta olmak üzere belirli toplumsal sınıfların/çıkar gruplarının sözcülüğünü yapmak üzere siyasi alanda örgütlenirler. Bazılarının bunun ötesine taşan ve kültürel/idari yapıyı da hedef alan emelleri bulunabilir.
Bu bağlamda, tüm karşıdevrimci ve yağmacı niteliğine rağmen AKP, bir parti gibi davranan bir siyasi harekettir. Bu parti, kültürel/anayasal yapıyı kendine özgü bir biçimde değiştirerek yeni bir rejim inşa etmek hedefleri bakımından sıradan bir sermaye partisi kimliğini aşan ve bu anlamda radikal bir İslamcı parti gibi davranan Türkiye’nin önde gelen siyasi hareketlerinden biridir.
Elbette işçi sınıfını ve emekçi katmanları temsil etmek üzere örgütlenen komünist ve sosyalist hareketler diğer düzen partilerini güdüleyen ilkeler/ilkesizlikler veya çıkar hedefleri bakımından bu karşılaştırmaya alınamazlar; bu sınıf partilerinin kuruluş saikleri ve ideolojileri ve kitle tabanları esasen belirsizliğe yer bırakmayacak ve esnetilemeyecek biçimde sağlam siyasi ilkeler ve hedefler üzerine oturmak zorundadır.
Tekrar CHP’ye dönersek, bu parti Cumhuriyetin kurucu partisidir ve başlangıç dönemlerinde sıkı tanımlanmış bir aydınlanma/kültürel dönüştürme, uluslaşma ve üretim güçlerini geliştirme programına sahiptir. Başka deyişle, parti gibi........
© Birgün
