Türk sağı ile demokrasi mümkün mü?
Ahmet Şık ile 1990’lı yıllarda Milliyet gazetesinin yeni binası diye anılan Doğan Medya Sentır’daydık. Ahmet, Radikal’in muhabiriydi, ben de Milliyet’in… Bir gün yemekhaneye inen merdivenlerde karşılaştık. Binada geniş salonlar ve oturma grupları vardı. Ahmet, “Abi şuraya baksana” dedi:
-Ne güzel bir kare değil mi? Makinam yanımda olsaydı iki kare çekerdim.
Geniş bir kanepeye oturmuş genç bir adam, kucağındaki minik bebeğine biberonla süt veriyordu. Ahmet’e “kim bu delikanlı?” diye sordum. O da beni aydınlattı:
-Beşiktaşlı Alpay, eşi Cansel Özzengin röportaj vermeye gelmiş dergilerden birine galiba…
Ahmet Şık’ın çok beğendiği “bebeğine süt veren baba” kadrajındaki genç adam, aradan yıllar geçtikten sonra TBMM Gelen Kurulu’nda kürsüde konuşma yaparken ona saldıran iktidar partisi milletvekili Alpay Özalan olacaktı.
Alpay, 1996 Avrupa Şampiyonası’nda Hırvatistan takımındaki Vlaovic’e sert faul yapmadığı ve bu şekilde gole engel olmadığı için “Fair Play” ödülü almıştı.
O efendi delikanlı nasıl oldu da “parlamenter bir gorile”dönüştü?
Bunun yanıtı Türk Sağı’nın genetik kodlarını açıklayan, İnci Özkan Kerestecioğlu ile Güven Gürkan Öztan’ın hazırladığı, önsözünü de Tanıl Bora’nın yazdığı “TÜRK SAĞI: Mitler, Fetişler, Düşman İmgeleri” adlı İletişim Yayınları (2012) kitabında bulabilirsiniz.
Ben 2012’de İZTV’de “Sağın İdeolojik Ambarı” adlı belgeseli bu kapsamlı kitaptan yola çıkarak hazırlamıştım. Türk Sağı’nın en önemli özelliği, demokrasiye doğru evrilme konusundaki direncidir!
Türk Sağı katiyen demokrat olamadı. Bu ideolojinin devamlı olarak “düşmana” ihtiyacı var. Türk Sağı’nın en önemli ideologlarından Nihal Atsız’ın oğluna “Vasiyeti”........
© Birgün
visit website