Hapishane mektupları!
Türkiye kamuoyu onu “Yüksel Direnişçisi” olarak tanıyıp biliyor. Daha kapsayıcı tanımıyla “Barış Akademisyeni” sıfatıyla üniversiteden uzaklaştırılanlar arasındaki bir öğretim üyesi. Çok uzun ve ağır bir açlık grevi ile bu haksızlığı bütün dünyaya duyurdu. Onun için yapılan imza kampanyaları gazetelerde tam sayfa yayımlanınca dönemin “hiç işleri” bakanı akıllara seza bir tepki göstermişti:
-Siz neye imza attığınızı biliyor musunuz?
İçlerinde Ataol Behramoğlu, Zülfü Livaneli gibi dünyanın saygısını kazanmış sanatçıların olduğu devrimci demokrat kitleyi okuması yazması olmayıp, kandırdıkları kendi seçmenleri gibi sanmıştı!
∗∗∗
Bu uzun girişten kimi kastettiğimi bizim okurlarımız çıkarmışlardır. Diğer adı da “Direniş” olan kişi:
-Nuriye Gülmen’den başkası değildir.
Onunla seyrek de olsa yazışıyoruz. Nuriye’den yeni bir mektup aldım, “Nazım Abi, boğucu sıcak Silivri günlerinden selamlarımı gönderiyorum” diye başlıyor:
“Hapishanede en zor geçen dönem yaz ayları. Nâzım Hikmet ‘Hapishanede günler aylar hızlı, yıllar ise yavaş geçer’ diyor ya, bence yılları yavaşlatan -deyim yerindeyse- paçasından çeken bu yaz aylarıdır!
Geçen gün kışı burada geçirip tahliye olan bir arkadaştan........© Birgün
