Bile…
Altında cesetler olan Gazze enkazından iştahı kabaranlar var. Kafasında “Gazze Rivierası” planlarıyla Nobel Barış Ödülü bekleyen Trump’ın barışı konusunda söylenecek çok şey var.
Ancak şimdi, biraz da yol yorgunu, bu derin mevzuya girmeden, hafta boyunca kafamın içinde dolaşıp duran basit bir sözcük üzerinde duracağım: Bile!
Küresel Sumud Filosu’ndaki 137 kişi Türkiye’ye gelip uçaktan indiklerinde aralarındaki Türk aktivistler birer ikişer TV’lere konuşup İsrail’de kendilerine yapılanları anlattılar: Aç susuz bırakılma, aşağılanma, şiddet. Kısacası işkence.
Başörtülü bir Türk aktivist, o koşullarda bile kendini ele veren bir kafa yapısını, bir “tekebbür, istihkar ve istihfaf” halini “bile” sözcüğü ile somutladı: “Batılılar bile bu yapılanlar karşısında bir adım geri atmadan dimdik durdular!”
Kendi yaptığını başka bir dinin mensubundan ya da “inançsız” birinden beklememenin ya da kötülüğe direnmenin kendi meziyeti olduğunu ima eden bu cümlenin diğer sözcükleri tam tırnak içinde aktardığım gibi olmayabilir, ama “bile” sözcüğü televizyonda duyduğum andan itibaren kafama çakılı.
Aynı eylemde yer aldığın, üstelik senden çok daha fazla sayıda yer alan bir grubu “bile” ile bir başka anlam alanına sıkıştıran “tekebbür, istihkar ve........© Birgün



















































