Trump’ın açık emperyalizmi
Donald Trump 20 Ocak’ta ikinci kez ABD başkanlığı koltuğuna oturdu. Ancak yemin törenini beklemeden Kanada’dan Grönland’a, Panama’ya hatta Meksika’ya uzanan emperyal emellerini ilan etti. Elbet planları ülkeye göre farklılık gösteriyor. Kanada’ya ABD’nin 51. eyaleti olarak katılma çağrısı yapıyor. Grönland’ı Danimarka’dan satın almak için fiyat verebileceğini açıklıyor. Panama Kanalı üzerinde de hak iddia ediyor. Meksika Körfezi’nin isminin Amerika Körfezi olarak değişmesi gerektiğini söylüyor. Buna karşılık Meksika Başkanı Claudia Sheinbaum ise, Kuzey Amerika’nın aslında Meksikalı Amerika olarak adlandırılması gerektiğini vurgulayarak, ABD’nin güney eyaletlerini zor yoluyla Meksika’dan kopardığını hatırlattı.
Trump son demeçleriyle, ABD emperyalizminin uluslararası güç ilişkilerindeki rolünü vurgulamaya özen gösteren, jeopolitik ekonomik sömürü ve birikim mekanizmaları arasındaki bağlantıyı açığa çıkarmaya çalışan, bazen “özgürlük, demokrasi, insan hakları” kisvesi altındaki saldırganlığı teşhir etmekte zorlanan bizlerin işini kolaylaştırıyor. Çünkü toprak taleplerini içeren kaba bir emperyalizmi göstere göstere gözümüze sokuyor.
ABD’nin hep reddettiği emperyalist sıfatını, küresel kapitalizmin, uluslararası liberal düzenin ateşli savunucularından CNN yorumcusu Ferit Zekeriya bile, Trump’ın 19. yüzyıl emperyalizmini hortlattığını dile getirerek dünyanın en büyük gücüne yakıştırıyor. Özellikle, Trump’ın Kanada ile sınırın suni bir şekilde çekildiği fikrinin, Putin’in Rusya ile Ukrayna arasındaki tarihsel anlamda organik bir bütünlük bulunduğu tezini meşrulaştırmaya hizmet edeceğini, bunun da “Rusya’yı tekrar büyük yapma” emeline ulaşmaya yarayacağını öne sürüyor.
Trump’ın bu hamlesi, ilk olarak Monroe Doktrini olarak bilinen ABD Başkanı James Monroe’nun yaklaşımını akla getiriyor. 1823 yılında açıklanan bu ilke, ABD’nin Avrupa siyasetine karışmaması karşılığı Avrupalı sömürgecilerin Amerika kıtasından eline eteğini çekmesini öngörüyordu. “Amerika Amerikalılarındır” sloganıyla duyurulan bu anlayış fiili olarak, tüm Latin Amerika’nın Yankee emperyalizminin arka bahçesi haline getirme anlamını taşıyordu.
Trump 2.0’ın son saldırgan imajında kendine ABD’nin 25. Başkanı William McKinley’i rol modeli olarak seçmesi dikkat çekiyor. Her fırsatta Mc Kinley’in ismini yaşatmaya söz verdiğini dile getiriyor. 1898 İspanya-Amerika Savaşı’ndan muzaffer çıkan 25. Başkan’ın Guam ve Puerto Rico’yu alıp Hawaii ve Filipinler’i ilhak etmesi, Britanya ile Panama Kanalı’nın inşası için........
© Birgün
