menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Avrupa’nın bütün sermayeleri, birleşin”: Draghi manifestosu

34 7
17.09.2024

Geçtiğimiz hafta Avrupa ekonomisinin gidişatı üzerine, çok konuşulan, önümüzdeki aylarda da tartışması sürecek kritik bir rapor yayımlandı. Geçtiğimiz yıl Avrupa Komisyonu Mairo Draghi’ye Avrupa’nın geleceğini masaya yatıran bir strateji raporu sipariş etmişti. Draghi, eski Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın da saflarından çıktığı ünlü Amerikan yatırım bankası Goldman Sachs’ta çalışmış, sonra Avrupa Merkez Bankası Başkanlığı’na atanmış, kısa bir süre de İtalya’da teknokratik bir geçiş hükümeti kurarak başkanlık koltuğuna oturmuş bir şahsiyet. Daha çok avro bölgesinin 2012’de borç krizi yaşadığı dönemdeki “ne gerekiyorsa yapılacak” ifadesiyle hatırlanıyor, böyle kritik bir dönemeçte paniği önlediği için zorlu sorunların üstesinden geleceğine inanılıyor.

Rapor 400 sayfalık her kritik sektöre bir bölümün ayrıldığı kapsamlı bir doküman. Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı üç temel sorun üzerinde yoğunlaşıyor: Düşük üretkenlik performansı, ekonomik güvenlik ve iklim krizi karşısında nasıl bir dönüşüm sağlanacağı. Sonuçta da “yeni sanayi stratejisinin” hayata geçirilmesi için Avrupa Birliği (AB) ortak bütçesinden 800 milyar avro ayrılmasını talep ediyor. Bu AB ekonomisinin yıllık üretiminin yüzde 4,7’sine denk gelen çok yüksek bir tutar.

Raporun açıklandığı sırada AB ekonomisinin lokomotifi Almanya, İsveç ve Avusturya durgunluk yaşıyor; başta Fransa birliğin diğer önde gelen ekonomileri ise yüzde 1’in altında bir büyüme ile yetiniyordu.

Metinde önce Avrupa’nın artıları sıralanıyor. 440 milyon tüketicinin bulunduğu, 23 milyon şirkete ev sahipliği yapan, küresel üretimin yüzde 17’sini gerçekleştiren bir ekonomiden söz edildiği vurgulanıyor. Gelir eşitsizliğinin hem ABD’den hem de Çin’den yüzde 10 daha düşük olduğunun altı çiziliyor. Kanun hakimiyeti konusunda en iyi performansa sahip 10 ülkenin 8’inin Avrupa’da yer aldığı; sağlık, eğitim ve çevre koruması konularında da genel hatlarıyla başarı sağladığı söyleniyor. Gerek ortalama yaşam süresinin uzunluğu gerekse çocuk ölümlerinin düşüklüğü açısından Avrupa’nın, ABD ve Çin’in ilerisinde bulunduğu hatırlatılıyor.

AB’nin önüne koyduğu yüksek düzeyde sosyal kapsayıcılık, karbon salımında nötrlük ve jeopolitik düzlemde ABD ve Çin’in gölgesinde kalmama hedeflerine ulaşmak için büyüme temposunun yetersizliğinin altı çiziliyor. Ekonominin büyüklüğü açısından 2002’de ABD’nin yüzde 15 gerisindeyken, bu mesafenin açılarak bugün yüzde 30’a ulaştığı belirtiliyor. Bu farkın oluşmasındaki yüzde 70’lik pay üretkenliğin düşük seyretmesinden kaynaklanıyor.

ABD ile kıyaslanınca Avrupa’nın dış ticarete daha dönük bir yapısı var. IMF’nin........

© Birgün


Get it on Google Play