Deli Leman Teyze
Ekmeğin kalbini kırdınız. “Açlık çoğunlukta”yken bile, yoksullara göz kırpardı ekmek. Tezgâhın arkasından, fırının vitrininden, bakkalın dolabından. Sevdiğini belli ederdi, ondan olacak, bazen dumanı da tüterdi. Aşk da öyle değil midir?
Siz ekmeğin kalbini kırdınız, yoksulları ona küstürdünüz. Ekmek şimdi en sevdiği insanlara uzaktan ve tepeden bakıyor, soğuk duruyor. Ekmek acısını içine atıyor. Yoksullarla göz göze gelmemek için bakışlarını kaçırıyor, ama ne yapsa mahcubiyetini saklayamıyor.
Dalındaki narın, portakalın, incirin; bağındaki üzümün kalbini de kırdınız, meyveler ki hangi mevsimin olurlarsa olsunlar, yaşamın yaz sevincidir, hayat onlarla yaz bahar olur, günlük güneşlik, iyilik şenlik olur. O koskoca karpuzun bile kalbini kırmayı başardınız ya...
Derelerin kalbini kırmıştınız, onun küçücük şarkısının, suyunun incecik dökülüşünün, ayağınıza taş değmesin diye çağıltılı uğurlayışının sevincini yok ettiniz, “dereler ağlar oldu”, çünkü suyun da kalbini kırdınız.
Ağaçların, ormanların, göllerin, nehirlerin... Siz bir ülkenin kalbini kırdınız! O ülkenin kalbi yalnızca insanlar için çarpmıyordu, ağaçlar için de hayvanlar için de çarpıyordu. Siz önce kadınların kalbini kırdınız, önce........
© Birgün
visit website