menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Şiir külde gizlenen kordur

14 9
10.11.2024

Siz de olup bitenleri anlamakta güçlük çekiyor musunuz? Birbiriyle çelişen durumların üstünüze üstünüze geldiği hissine kapılıyor musunuz? Siyaset meydanının neredeyse bir karabasana dönüştüğünün farkında mısınız? Sahnenin “deneyimli” aktörlerinin ne yaptıklarını bildiklerini mi sanıyorsunuz? Yoksa siz de benim gibi, öylesine içine girdikleri çıkışı belirsiz labirentten kurtulmak, sizi de hayatın sıkıntılarından en kestirme yollardan “kurtarmak” için karanlık koridorlarda umutsuzca dolaşıp durduklarını mi düşünüyorsunuz? Ne yaptıklarını biliyorlar mı? Bu aktörlerin, deneyimli oyuncularının sundukları çözümlerin pek parlak, umulmaz, beklenmedik ve gerçekten akıl çelici olduklarını kabul edelim mi, ne dersiniz?

Bu yoldan çıkarıcı parlak çıkışlar konusunda epeyce eski ama hâlâ ilginç Rastlantı ve Kaos adlı eserinde fizikçi David Ruelle şöyle bir benzetme yapıyor: “Günlük hayatta patronunuz, sevgiliniz ya da ülkenizi yönetenlerin sizi yönlendirmeye çalıştığını sık sık görürsünüz. Size önerdikleri “oyun” seçeneklerinden birisi kesinlikle daha parlak görünür. Bu seçenekte karar kıldığınız zaman karşınıza yeni bir oyun çıkar ve böylelikle kısa bir süre sonra “akılcı” seçiminizin sizi aslında hiçbir zaman istemediğiniz bir yere getirdiğini görür ve tuzağa düştüğünüzü anlarsınız” (Say Yayınları, s. 55). Böyle durumlarda tuzağa düşmemenin bir yolu var mı? Var aslında. Çekici, parlak, beklenmedik, afaki, mucizevi önerilerden uzak durmayı başarabilirseniz, bir şeyler yitirmiş olsanız bile, o labirente yukarıdan bakabilir, çıkış kapısını kestirebilir, yönetenlerin oyunlarını bozmak için beklenmedik çıkışlar yapabilirsiniz. Pek deneyimli siyaset erbabının sizi hayretler içinde bırakan önerilerine kulak asmadan uzaklaşın o “parlak” fikirlerden, işte o zaman kendinizi daha özgür hissedeceksiniz.

***

Özgürlük en fazla gereksinim duyduğumuz hayat bilgisidir, cansuyudur. Onu kazanmak gerekir. Zorunlulukla aynı anda anılmasının nedeni gerçekliğin başka türlü tezahür edememesindendir. Özgürlük eylemin, eylemenin, pratiğin kendisidir. Zorunluluk ise ona ket vuran, sevgisiyle öldüren, insanı hep durdurmaya eğilimli, geçmişten gelen ve geçmişi sürekli üreten nesnelliğin adıdır. Marx’ın belki de en........

© Birgün


Get it on Google Play