Sen nerdesin?
Şiir gerçeklerden uzaklaşırsa, eski zamanların romantik anlayışını yineleme derdine düşerse insandan da uzaklaşır. Romantik dönemlerin en önemli özelliği aynı dönemin çok kanlı, karanlık olmasıydı. O nedenle şair gerçeğin, gerçekliğin peşine düşer. Kimi çağırması gerekiyorsa onları çağırır. Sorar, sen nerdesin?
“Zaman öyle bir şeydir dün gitti / Gelecek gelmedi daha / An’sa anlaşılır gibi değil / Doğanla ölen /İç içe bu hikâyede, hayat bu / Sulara bak nasıl da çağlıyor / Küçük ırmakta kıyıya çarpınca / Unutulan yoksulluğu kayboldu / Sanki suyun içinde / Örtündü şehir kendiyle / Sen nerdesin.
Susuyoruz öyle öğrenmiştik / Sustukça çünkü hikâyeler akıp gidiyor / Arada gölgelense de / Yaklaşıyor ansızın beklediğin / Üstüne geliyor ne kadar birikmişse / Alaca karanlıkta / Sen nerdesin.
Kurudun sen de kendi kendine / Peki sen seni titreten o anda / Dalgalara bakıyorsun içinden geçiyorlar / Zaman tuhaf bir şeydir diyor birisi de / İtiyor bir yandan çekiyor aynı anda /Ama tam burada bu anda / Bu çılgın dünyada / Sen nerdesin.”
Şiir gerçeğe çağırır insanı. “Nerdesin?” dediği odur. Soru gerçeğin peşindeki insanadır. Peki hangi gerçeğe. O da bu yazının konusu olsun. Dinle…
Siyasal tablo, yakın geleceğe ilişkin öngörülerde bulunmanın ve ona göre stratejiler geliştirmenin iktidar için de muhalefet için de kolay olmadığını gösteriyor. Uluslararası gelişmeler bir yana, çözümsüz bir şekilde yoksullaşmayı dayatan ekonomik kriz nedeniyle halk desteğinin azaldığı izlenimi güçleniyor. Bunun nedeni, muhalefetin güçlenmesi ya da etkili stratejiler geliştirebilmesi değil, iktidarın çözümsüz ekonomik kriz nedeniyle siyasi bir güç olarak çözülmesi, erki terk etmek zorunluluğu ile karşı karşıya kalması ihtimalidir. Muhalefet ise ekonomik krizin yarattığı olumsuz koşullarda tek çıkış yolu olarak görülüyor ve birinci parti olma durumunu koruyor. Ana muhalefet bu avantajı gerçekçi stratejilerle koruyup güçlendirebilir ya da müzmin muhalefet alışkanlığına geri dönebilir. Bu türden çözümsüz durumlarda iktidarlar da siyasetin koşullarını değiştirerek, ki Türkiye’de gelişmeler bu yöndedir, iktidarda kalmanın yollarını ararlar. İktidara göre siyasetin koşullarını değiştirmenin yolu, muhalif siyasal partileri yeniden çizilmiş meşruiyet sınırları içine çekmektir; hemen her konuda kendini gösteren muhalif siyaseti zorlayan toplumsal itirazı, eleştirel medyayı etkisizleştirmek, yasal çerçeveyi daraltmak, buna uygun bir hukuk düzeni kurmaktır.
........