Yeni bir kalkınma vizyonunun önkoşulu -“London Consensus” 3
Yeşil dönüşüm, artık iklim politikalarının dar sınırlarına sıkışmış bir başlık değil; 21. yüzyılın yeni sanayi stratejisinin çekirdeği. Dönüşümün temeli ekonomik gücü, teknolojik kapasiteyi ve istihdam kalitesini belirleyecek yeni bir rekabet alanı haline gelmiş durumda.
Sanayi politikaları, uzun süre enerji politikalarından ayrı bir alan olarak düşünüldü. Ancak bugün durum tamamen değişti. Güneş ve rüzgâr teknolojileri, batarya üretimi, yeşil hidrojen, küçük modüler reaktörler, elektrikli araçlar, ısı pompaları, akıllı şebekeler ve karbon yakalama sistemleri… Bunların her biri hem enerji sektörünü hem de imalat, inşaat, ulaşım ve tarım başta olmak üzere tüm üretim yapısını yeniden biçimlendiriyor.
Bu nedenle enerji sistemlerinin yeniden tasarlanması, ekonomilerin kırılma noktası. Bu dönüşümü zamanında gerçekleştiremeyen ülkeler teknolojik üstünlüğü kaybedip yüksek enerji maliyetleri altında sıkıştıkça sanayi rekabetinde geri düşecek. Yakında bu maliyete bir de karbon vergileri eklenecek. Dönüşümü başaran ülkeler de yalnızca çevresel riskleri azaltmakla kalmayacak. Yüksek verimlilik, nitelikli istihdam ve yeni teknolojilerle küresel ekonomide liderlik imkânı kazanacak.
Yeşil dönüşümün en temel yanı, piyasanın tek başına çözemeyeceği bir ölçek ve hız gerektirmesi. Rüzgâr ve güneş kapasitesinin artırılması, batarya fabrikalarının kurulması, iletim hatlarının yenilenmesi, enerji depolama teknolojilerinin ticarileşmesi, yeşil hidrojen altyapısının gelişmesi gibi milyarlarca dolarlık uzun vadeli yatırım gerektiren süreçler söz konusu.
Devletin geride kaldığı ve küçültülmeye çalışıldığı geçmiş 40 yıllık ekonomi politikaları bu yeni gelecekte işe........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein