menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Eğitimde yıkımın son adımına hazırlık

34 21
11.05.2025

İngiltere’de 19. yüzyılın başlarında haftanın diğer günlerinde çalıştıkları için çocuklara pazar okullarının açılmasına karar verilmişti. Çocukların haftanın altı günü çalıştırılmasından daha korkuncu ise pazar okullarının yazmayı değil yalnızca okumayı öğretmesinin hedeflenmesiymiş. Gerekçesi de şöyle açıklanmış: “Okumayı öğrenmeleri önemlidir çünkü bu onları işe dair talimatları da okuyabilecek hale getireceğinden işteki becerilerini artırır. Ancak yazmayı öğrenmeleri tehlikelidir çünkü eğer yazabilirlerse, kendi fikirlerini ifade edip başkalarına yayabilirler.”

Sermaye artık birçok ülkede anayasal hak olan eğitimi piyasalaştırmak için 19. yüzyılın vahşi koşullarına geri dönüyor. Sermaye kamusal, parasız eğitim hakkını 19. yüzyılda olduğu gibi çocukların, gençlerin kendilerini keşfetmeleri, dünyayı anlamaları ve değiştirmeleri için en büyük tehdit olarak görüyor. 19. yüzyıldaki hikâye bugün Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) eliyle çocuk işçiliğinin meşrulaştırıldığı Mesleki Eğitim Merkezleri’ndeki (MESEM) çocukların hikâyesi oluyor.

Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli sürecinde ve sonrasında “kutsal ittifak” sermaye-tarikat yapılarının hazırladıkları, açıkladıkları Çalıştay raporları zorunlu eğitim tartışması ile eğitimin kamusal hak olmaktan çıkarıldığı, tüm okulların MESEM’leştirildiği sermayenin, kapitalizmin projesi olarak pazarlanıyor.

Okulun ve zorunlu eğitimin yalnızca akademik başarıyı, meslek edinmeyi ifade etmediği başta çocuk yaşta işçilik ve çocuk yaşta evliliklerin önlenmesinde en önemli set olduğu, çocukların sosyal, kültürel, sanatsal, sportif, psikolojik gelişimlerini de amaçladığı gerçeği içlerinde eğitimci sıfatı taşıyanlar da dâhil olmak üzere bu yapıların gündemi dahi değil. Temel vurgu piyasanın ihtiyaçları.

Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde de aktif rol alan üç yapının (Maarif Platformu, Enderun Özgün Eğitimciler Derneği, İstanbul Medeniyet Enstitüsü), çeşitli sermaye grupları, şirketleşmiş tarikat yapıları ile basın toplantısı yaparak açıkladıkları “Türk Eğitim Sistemi ve Zorunlu Eğitimin Yansımaları” Çalıştay raporu zorunlu eğitim tartışması ile ne amaçlandığını açıkça ortaya koyuyor.

İkinci adımda ise amaçlanan “fıtratın keşfi ve mesleğe dayalı eğitim” vurgusuyla sermayenin erken yaşta ucuz işgücü ihtiyacını karşılamak, çocuk yaşta işçiliği yaygınlaştırmak. Çocuk işçiliğinin nasıl artırılacağını........

© Birgün