menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İdiokrasiden korunma

14 1
19.02.2025

Ingeborg Bachmann ‘Bu Tufandan Sonra’ adlı seçkide yer alan bir söyleşisinde "Faşizm, insanlar arasındaki ilişkilerle başlar" demişti. Şimdi dünyanın pek çok yerinde faşizmin ayak seslerini duymamız şaşırtıcı değil, bu açıdan bakınca. Bachmann’a umutsuzlukla ilgili sorunca da şöyle demişti: "Gerçekten inandığım bir şey var ve ben bunu ‘bir gün gelecek’ diye adlandırıyorum. Ve inandığım şey, bir gün gelecek. Evet, belki de gelmeyecek, çünkü bize gelmesin diye hep yıktılar, binlerce yıl boyunca hep yıktılar. Gelmeyecek, ama yine de inanıyorum. Çünkü inanmazsam eğer, artık yazmam da olanaksızlaşır."

Bachmann’ın bu sözleri umutlu değil, ama yine de her şeye rağmen gelecek güzel günlere inandığını söylüyor. Umudu ve inancı ayırıyor, umutsuz olsa da yaşamına anlam kattığı için inanmayı tercih ettiğini söylüyor. Devamında da umuda ihtiyaç duymadan da düşünüp yaşanılabileceğini iddia ediyor. ‘Malina’ adlı romanını okuduğumda üniversitede öğrenciydim. Dünyayı mantıklı bir biçimde kullanabilmeyi beceremeyen Ben’in gelişimini ve yıkımını anlatıyordu roman. Aslında 1971’de yayımlanan bu roman şimdi okunsa daha güncel gelebilir. Çünkü romanın anlattığı şey, günümüzde zirvesine ulaşmış durumda. Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan Dominic Pettman’ın ‘Libido Zirvesi’nde, en kıymetli insan kaynağını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu, yani bağlanma, bütünleşme, keyif verme, hayati ve gelişen insani ilişkileri yeniden kurma becerisini... Bu bir tür "

© Birgün