Hayata bağlanmak
Sürekli yeni şoklarla uyanıyoruz. Tutuklamalar, felaketler, cinayetler... Otel dolusu insan çoluk çocuk yanabiliyor; kurumlar bir gecede el değiştiriyor, ekranlar kararıyor... Şok halindeki bir bilinç düzgün bir biçimde düşünemez. Christopher Bollas’ın ‘Anlam ve Melankoli’ kitabında yazdığı gibi, bir yaşantıyı şoke edici bulduğumuzda ondan ayrışırız. Ayrıştırılmış olan bilişsel bir nesne olarak kalır. Bazı gazetecilerin ya da yorumcuların bu tür olayları soğukkanlılıkla ele alışlarında açıkça görülebileceği gibi. Sanki başka bir ülkede ve başka bir zamanda yaşanmışçasına entelektüel bir tartışma yürütülür. Aslında toplum da, şoke edici bu olayı atlatmanın yolunu ayrıştırarak bulur. Ama bu ayrıştırma yapısal olarak kalıcı bir hal alırsa, o zaman bireysel ve kolektif zihinlerde bir yarık oluşur. Gerçeklikle birlikte benlikler de parçalanır. Bozulmuş bir zihinsel ağın içinde, bilinçdışı bir keder ve sonsuza dek sürebilecek bir yasla başbaşa kalınır.
Aslında sosyal medyada da sürekli bir şok edici akış söz konusu. Örneğin bisikletiyle gökdelenin çatısında gösteri yapan bir adam, son sürat gişelere çarpıp paramparça olan bir otomobil... Hipnotize olmuş bir şekilde deneyime dönüşmeyen bir akışın içinde kaybolmanın hafifliği... Yapay........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Joshua Schultheis
Rachel Marsden