Bir küçük tohum
Yirmi otuz yıl sonra bugünlere bakıldığında bambaşka şeyler görülecek, henüz kimsenin fark etmediği. Tarihin içinde yaşamanın böyle bir handikapı var. Belki şairler, yazarlar bir istisna teşkil edebilir, eserleriyle çok önceden bazı şeyleri hissettirebilirler. Artık fikirlerin ve imgelerin tutarsızlığının bir tutarlılık olarak algılanması gibi. Öyle bir ben var ki içimde artık benden gizli değil, apaçık ve tutarsız. Kimsenin söylediği şey olmadığı, aşırı samimiyetsizliğin aşırı samimilik olarak yaşandığı. Muhalif seçmenlerinin oylarıyla seçilen vekillerin güç karşılığında iktidar partisine geçmesindeki görülen apaçık bir tutarsızlık bile kolayca hazmedilebiliyor. Dün eleştirdiğine bugün övgüler düzenler, siyasetçi olmanın doğal bir sonucu olarak kabul ediliyor. Kazıklamanın kâr etmenin yerine geçmesi gibi. Öğrenci, hasta, okur, vatandaş, seçmen, herkesin müşteriye dönüşmesi de... Devletler şirketleşirken partiler de neden bir şirket gibi yönetilmesin.
Tüketim toplumunun anlayışının tersi olarak Yunan filozoflar, özgürlüğü insanı boyun eğdiren ve onu pasif hale getiren arzuların veya iştahların alanı olarak görmüyordu. Bugün özgürlük, arzuların tatmini olarak anlaşılıyor. Halbuki Nietzsche'den ve Freud'dan biliyoruz ki, özgürlük olumlu anlamda bir güç arzusudur, hayatta kalma iradesini üreten.........
© Birgün
