“Devrimciler, oruç tutanların çok duasını almıştır!”
Bazı insanların ardından konuşmak da yazmak da zordur. Çünkü onlar hayatı, biyolojik döngünün ötesinde yaşamayı başarmışlardır. Geçici bir süre konakladığımız bu dünyada, nefes alıp vermek, satın alıp tüketmenin dışında anlamlar bulmuşlar, bu kirli düzenin dayattığı bireyciliği ve bencilliği aşabilmişler, savundukları kolektif doğrular uğruna şahsi hiçbir menfaat beklemeden mücadele etmenin erdemine ulaşmışlardır. Bu yüzden onlardan geriye kalan da sadece “bireysel maceralar” değildir. Onların mazisi, herkesin, hepimizin öyküsüdür. Bu yönden ne şanslı bir toplumuz ki topraklarımız hayatı böyle onurlu yaşayan nice devrimcinin yurdu olmuştur. Bir tarafımız aydınlıktaysa hâlâ, çürüme her yanı saramıyorsa kötülüğün tüm azgınlığına rağmen, onların sayesindedir.
İşte bu insanlardan birini daha, Türkiye devrimci hareketinin en kıymetli isimlerinden Sedat Göçmen’i, İstanbul’da toprağa verdik önceki gün. Memleketin dört bir yanından binlerce kişi, ‘Fırtınalı Denizin Kaptanı’nı son yolculuğuna uğurlamak için İstanbul’a akın etti. Göçmen kimilerinin kardeşi, kimilerinin babası, kimilerinin de dedesi olacak yaştaydı. Gencinden yaşlısına devrimci kuşaklar, yoldaşlarına son görevini yapmak için buluştu. Şişli’den yürüyüşe başlayan cenaze korteji Feriköy Mezarlığı’na yol alırken, Halaskargazi Caddesi ve Kurtuluş sokaklarında, onun adını haykıran ve devrimciliğin teslim olmaz inadını yansıtan sloganlar yankılandı. Saygın yaşamına ve önemli bir parçası olduğu o ihtişamlı mücadeleye yaraşır şekilde uğurlandı Sedat abi. Ona tam da böyle bir veda yakışırdı.
Bilmeyenler, “Ne yaptı da bu kadar sevildi bu adam?” diye soranlar olabilir. Bu sorunun cevabının, bugünkü siyasi tartışmalara da katkısı olacaktır. Zira bugün siyasetin daralan ufkunu eleştirirken, halkın özne haline geldiği bir muhalefet hareketinin nasıl oluşturulabileceğinin yanıtı, biraz da geçmiş deneyimlerde saklı. Sedat Göçmen, Türkiye tarihinin en kitlesel devrimci hareketi Devrimci Yol’un Karadeniz bölgesi sorumlusuydu. Kendi anlatımına göre (Fırtınalı Denizin Yolcuları-Ayrıntı Yayınları) aslen Trakyalı olan Göçmen’e 1977 yazı sonunda verilen Karadeniz sorumluğu, bölgeyi bilmediği için başta “ürkütücü” gelmişti. Henüz 25’ine yeni girmişti ve........
© Birgün
