Çalışma hayatında dezenformasyon ve gerçekler: 23 yılda onlarca karşı devrim!
1 Mayıs 2025 günü Takvim ve Sabah gibi bazı gazetelerde AKP’nin 23. 1 Mayıs’ı vesilesiyle Faruk Erdem imzalı ve “23 yılda 23 devrim “ başlıklı bir haber yayımlandı! Haberin spotunda “Türkiye’de son 23 yılda 23 büyük devrim yapıldı. Tüm sorunlar ortadan kaldırıldı. Sırada yenileri var” iddiası vardı!
Yanlış okumadınız ne tesadüf 23 yılda 23 devrim yapılmış ve “tüm sorunlar” ortadan kaldırılmış! Haberden ziyade 1 Mayıs günü için yazılmış sipariş bir propaganda ve dezenformasyon metnini andıran yazıda zorlamayla 23 konu bulunmuş ve bunlar “devrim” diye sunulmuş. Muhtemelen AKP’nin 24. 1 Mayıs’ı olsa “24 devrim” olacaktı!
Sorgulamadan uzak, detaydan ve arka plan bilgisinden yoksun olan bu propaganda metnini görünce AKP döneminde çalışma hayatında yaşanan kayıpları, karşı devrimleri listelemeye karar verdim. 23 yıla çalışma hayatında onlarca karşı devrim sığmış! Bunların hepsini tek bir yazıda ele almak mümkün değil. AKP dönemde çalışma hayatı üstüne binden fazla yazı yazdım bu karşı devrimlerin ayrıntıları orada. Bu yazılar BirGün arşivinde var. Hadi burada bu karşı devrimlerden 30’una göz atalım.
Yükselen talepler ve yıllarca süren mücadele sonunda 2009’da 1 Mayıs resmi tatil oldu. Taksim Meydanı 2010, 2011 ve 2012’de 1 Mayıs kutlamalarına açıldı. Sendikalar kitlesel ve ortak kutlamalar yaptı. Bu ortak ve kitlesel 1 Mayıs kutlamaları hükümetin işine gelmemiş olacak ki Taksim’de 1 Mayıs 2013’ten itibaren tekrar yasaklandı. AYM ve AİHM kararlarına rağmen Taksim’de 1 Mayıs yasağı süsüyor. İstanbul’da her 1 Mayıs’ta adeta sıkıyönetim ilan ediliyor.
Haberde “Sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırıldı” iddiası var. Bu bir devrim değil olsa olsa koca bir yalandır. Sendikalaşmanın önünde 12 Eylül darbesi ile getirilen engeller sürüyor. 6356 sayılı Kanun 12 Eylül ürünü düzenlemelerin çoğunu devam ettirdi. İşverenler sendikalaşan işçiyi işten atıyor. Uzun bir yargılama süresi sonunda işçi haklı çıksa bile işveren bedelini ödüyor ve işçinin sendika üyesi olmasını engelliyor. Anayasal sendikalaşma hakkı işverenler tarafından parayla satın alınıyor ve yok ediliyor. İşverenler itiraz ettiğinde toplu iş sözleşmesi işlemleri duruyor ve sendikalaşma mümkün olmuyor. Türkiye’de özel sektörde sendikalaşma oranı yüzde 7, toplu iş sözleşmesi kapsamı ise yüzde 5-6 civarındadır.
Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK’in de üyesi olduğu Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) raporuna göre Türkiye sendikal haklar açısından dünyanın en kötü 10 ülkesi içinde. Ayrıca Türkiye Hukukun Üstünlüğü Endeksine (Rule of Law) göre 142 ülke için 133. sırada. En kötü 9. ülke!
Sendikalaştıkları için işten atılan ve direniş yapan, ücret artışı ve hakları için eylem yapan işçilere karşı polis şiddeti uygulanıyor. Bunun onlarca örneği var. En son örneği ise Türk-İş’e bağlı Tek Gıda-İş üyesi Polonez işçilerine uygulanan sistematik polis şiddeti ile Ankara’da Altındağ Belediye Başkanının Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş üyelerinin eylem çadırına yaptığı fiziki saldırıdır.
Türkiye halen sendikacıların tutuklandığı ve ev hapsine tabi tutulduğu bir ülkedir. Sadece son zamanlarda DİSK’in Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi tutuklandı. Eğitim Sen yöneticileri demokratik bir protesto açıklaması nedeniyle 10 gün ev hapsi verildi. Birtek-Sen Genel Başkanı Mehmet Türkmen tutuklandı ve sonra da keyfi olarak ev hapsinde tutuluyor. Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı son haftalarda birçok kez gözaltına alındı. Listeyi uzatmak mümkün…
Türkiye’de grev hakkı “grev erteleme” adı altında fiilen yok edildi. AKP hükümetleri döneminde 21 grev erteleme kararnamesiyle onlarca grev “milli güvenlik” bahanesiyle yasakladı. Grevleri yasaklanan işçi........
© Birgün
