Yeni bir dil gerek
CHP, adı üstünde, Cumhuriyet Halk Partisi. Böyle olunca, partinin dilinin de halkçı olması gerekmez mi? Ama her zaman öyle olmuyor. Hele de parti sözcüleri akademik kimlik taşıyorsa, söylemler genellikle kuramsal ve teknik dile kayıyor…
CHP’nin zaten oldum olası kendini halka anlatamama sorunu var. İşin içine bir de “akademi dili” girince durum daha da karmaşıklaşıyor. AKP deveyi havuduyla (semeriyle) yutsa da bunu kitlesine bir “erdem” olarak yutturmayı başarıyor! Ama CHP, yaptığı olumlu işleri bile kitlelere bir türlü anlatamıyor! Diyeceksiniz ki ülkede gönüllü köleliği seçmiş azımsanmayacak bir kalabalık var. Bunlar, AKP ne yapsa kutsamaya hazırlar! Böyle bile olsa, CHP’nin iktidara yürüyebilmesi için bu engeli aşması gerekiyor.
Peki, nasıl olacak bu iş? Anımsatmak isterim. Önümüzde bize yol gösterecek tarihsel örnekler ve kazanımlar var: 1960’larda Türkiye İşçi Partisi, geniş emekçi yığınlarını damardan yakalayan müthiş etkili bir dil yaratmıştı. TİP, sosyalist bir partiydi; işçileri, köylüleri, aydınları, ülkemiz tarihinde daha önce hiç işitilmemiş bir seslenme biçimiyle kavrayıp kuşatarak kendi çevresinde birleştirmeyi başarmıştı. Merak edenler, bizim Proletaryanın Büyülü Kutusu kitabımızda bunun örneklerini görebilir. Bu dili Yaşar Kemal’ler, Can Yücel’ler, Mahmut Makal’lar, Fukara Tahir’ler, Âşık İhsani’ler, Hamdoş’lar ve parti üyesi emekçiler birlikte yaratmışlardı. Nitekim TİP’ten esinlenen CHP de bu dönemde “Ortanın Solu” söylemini keşfetti. O da “Ne ezilen ne ezen / İnsanca, hakça bir düzen,”, “Toprak işleyenin, su kullananın” gibi sosyalizm çağrışımı yapan belgilerle toplumda devrimci bir coşku yarattı ve yakaladığı bu ivmeyle 1973 seçimlerinde yüzde 33,3 oy alarak........
© Birgün
visit website