menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Direniş günleri

15 20
29.03.2025

Türkiye, “19 Mart Darbesi”nden sonra yeni bir siyasal iklime girdi. Rejimin faşizan karakteri iyice belirginleşmeye başladı. Buna tepki olarak yükselen toplumsal direnişi bastırmak için tam bir cadı avına girişildi. “Tutuklama garantili” soruşturmalar hız kesmeden sürüyor. Ekrem İmamoğlu’nun ardından kitlesel gözaltı ve tutuklamalar başladı. Belediye Başkanları, bürokratlar, gençler, akademisyenler, gazeteciler, sanatçılar, sporcular; her yaştan ve meslekten insan, dur durak demeden cezaevine gönderiliyor. Bu gidişle Silivri yerleşkesini toplama kampına, ülkeyi yarı açık cezaevinde döndürecekler!

Ne hikmetse bütün bu operasyonlar, özel seçilmiş İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı eliyle yürütülüyor. Ama asıl karar merkezinin Saray olduğu biliniyor. HSK’nin olup bitenler karşısındaki derin sessizliği de bunu doğruluyor. Cezaevine gönderilen akademisyenlerden Levent Dölek’in söylediği gibi: “İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra Adliyede hukuk askıya alınmış durumda.”

Artık kimin içerde kimin dışarda olduğunu izleyemez durumdayız! Yargı pratiğinde yeni bir döneme girdik. Anayasal-demokratik gösteri hakkını kullanan insanlar, “kopyala-yapıştır” kararlarla harala gürele mapus damına atılıyor. Ne yapılmak isteniyor? Zulme boyun eğmeyen, yasaya ve hukuka aykırı kararlara uymayan halkı topluca içeri mi tıkacaksınız? Var mı o kadar hapishaneniz?

İmamoğlu operasyonu” ile bağlantılı olarak çok sayıda değerli uzman, danışman ve yönetici de dayanaksız suçlamalarla tutuklandı. Hepsi birbirinden değerli insanlar. Ama aralarında biri var ki onun cezaevinde bulunmasına büsbütün isyan ediyorum: İBB Genel Sekreter Yardımcısı Fatih Polat... Siz “ecdat yadigârı” edebiyatı yaparken, o adam İstanbul’da ne kadar unutulmuş kültür........

© Birgün