Dilimizde tüy bitse de…
“Sıdk”, Arapça bir sözcük. “Doğruluk, gerçeklik, içten bağlılık” gibi anlamları var. Sözcüğün en bilinen anlatımlarımdan biri, Namık Kemal’in ünlü “Hürriyet Kasidesi”nde geçiyor: “Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten / Çekildik izzetü ikbal ile bâb-ı hükümetten.” (Çağın yöneticilerini doğruluk ve içtenlikten uzaklaşmış görünce onurla ve mutlulukla hükümet kapısından ayrıldık.)
Bu sözcük ülkemizde “Sıdkı” ya da “Sıtkı” diye kişi adı olarak da kullanılıyor. Dilimizde bir de “sıdkı sıyrılmak” diye bir deyim var. O da birinden ya da bir şeyden bıkmak, soğumak anlamına geliyor…
∗∗∗
Sözü Selçuk Candansayar’ın bir yazısına getirmek için yapıyorum bu açıklamaları.
Sevgili dostumuzun 19 Ağustos 2024 tarihli BirGün’deki yazısının başlığı şöyleydi: “Sıtkı sıyrılan iyi insanlar, lümpenleşen yoksullar”…
Başlıktaki bu ifade, yazının sonunda da yineleniyordu. “Bu durum iyi insanların sıtkının sıyrılmasına, ezilenlerin ise ‘lümpenleşmesine’ yol açıyor.”
Selçuk Candansayar’ın deneme tadındaki bu güzel yazısını keyifle okurken “sıtkı sıyrılmak” yazımına takıldım.
Çünkü girişte de söylemiştim: Bu sözcüğün kökü “sıdk”tır. O yüzden deyimdeki yazım biçimi “sıtkı sıyrılmak” değil “sıdkı sıyrılmak”tır.
Görüldüğü gibi, bazen yanlış yazılan ya da basılan bir harf bile sözcüğün anlamını değiştirebiliyor. Dolayısıyla düzeltmenlerin........
© Birgün
visit website