menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Anadolu Üniversitesi öğrencilerine ‘İmamoğlu’ soruşturması

15 1
sunday

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasıyla başlayan ve sonrasında devam eden eylemlere katılan onlarca öğrenci hakkında soruşturma başlattı.

Soruşturma açılan öğrencilerin sayısı henüz net olarak bilinmezken, soruşturmalar öğrencilere bir ya da iki dönem uzaklaştırma cezasını öngörüyor.

Haklarında soruşturma açılan öğrenciler İbrahim Demiryürek ve Su Namlı* yaşadıklarını ve hissettiklerini, Eskişehir Barosu’ndan Avukat Mehmet Ali Ata ise konunun hukuki boyutunu bianet'e değerlendirdi.

İbrahim Demiryürek, hakkında açılan dört soruşturma olduğunu söyleyerek “Anayasal hakkım olan toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkımı kullandığım, işkence ile gözaltına alındığım, üniversitenin huzurunu bozduğum, bilimsel çalışmaları engellediğim ve rektörlüğü işgal etme girişiminde bulunduğum iddiaları ile açılıyor hakkımdaki dört soruşturma,” dedi.

Demiryürek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bizleri yargılama, sorgulama iddiasındakiler yasa, kural, norm tanımıyorlar ama suç işleyen bizmişiz gibi hakkımızda soruşturmalar başlatıyorlar. Üniversitenin huzurunu bozduğumuzu, bilimsel çalışmaları engellediğimizi ve rektörlüğü işgali ettiğimizi iddia ediyorlar.

“Rektörlük bugün zaten işgal altındadır. Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat atadığı kayyım işgalcidir. Meşru olmayan yönetim üniversiteyi sermayeleşmeye açarak, üniversitemizi holding gibi ve holdinglerin çıkarına yöneterek, tarikat ve cemaatlere, faşist çetelere üniversitemizde alan açarak zaten üniversitemizin huzurunu bozuyor. Aynı zamanda KHK'ler ile hocalarımızı işinden ediyorlar, bunun dışında derslerinden el çektirerek, disiplin cezaları ile bilimsel çalışmaları engelliyorlar. Bu suçları biz işlemedik, aksine işleyenler hakkımızda soruşturmalar başlatıyorlar.”

“Ekonomik, demokratik, akademik hakların ve özgürlüklerin siyasal mücadele ile kazanılacağını gören gençlik barikatların, yasakların üzerine korkusuzca yürüdü. Gençliğin ve halkın bu kendiliğinden isyanı geri çekildiğinde tekrarlanmaması ve kitlelerin korkutulması, sindirilmesi için yargılamalar, soruşturmalar açıldığı kanaatindeyim. Siyasal iktidar için korkutucu olan isyanların içerisinde önde gözükenler cezalandırılmalı ki tekrarlanmaya cüret edilmesin, ibret-i alem olsun. Ama biz geleceğimizi yaratmak için mücadele ediyoruz, bu da soruşturmalarla, baskılarla kolay kolay vazgeçilecek bir gerçeklik değil.”

Su Namlı ise “Soruşturma nedeni bariz: 19 Mart’ta seçme ve seçilme hakkına yönelik başlayan gerici saldırı, gençlikte bir direnç ve uzun dönem varlığını koruyacak yeni bir dinamizm yarattı,” dedi.

Namlı, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Eylemlerde de gördük, gençlik ayağını Cumhuriyet devrimine, bu topraklarda yeşermiş ilericiliğe basıyor, bununla da kalmayıp mahkûm edildikleri geleceksizliğin farkına varıp daha da ileriyi yeni bir düzeni arıyorlar. Bunun çıktısı da kampüslerin ve kentlerin bu dinamizm etrafında var olmuş bir eylem alanına dönüşmesi oldu. Üniversite boykotları, eylemler ve gençliğin gericiliğe karşı tavrı iktidarı rahatsız ediyor. Türkiye’de AKP ile taçlanan karşı devrim sürecinin karşısında bir bayrak açılmış olması, bu düzeni tehdit ediyor.”

Kendisine açılan soruşturmanın nedeninin AKP Eskişehir Milletvekili Ayşen Gürcan’ın da katıldığı Aile Sempozyumu’na karşı gerçekleştirilen eylem olduğunu söyleyen Namlı, “O eylemde anayasal hakkımızı kullandık, sempozyumun gerçekleştirildiği merkezin girişine ‘Düzeniniz batsın kadınlar yaşasın!’ pankartı asmak istedik. Güvenlik engellemeye çalıştı, dinlemedik, astık,” dedi.

Namlı, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Yalnız olmadığımı bildiğim için asılsız suçlamalar üzerinden açılan soruşturmalar beni endişelendirmiyor. Geleceği göremediğimiz için geleceğimizi yaratmak için mücadele ediyoruz, bu soruşturmalarla baskılarla kolay kolay vazgeçilecek bir gerçeklik değildir. Öğrencilere soruşturma açılmasının hukukla bağdaşır bir yanı bulunmamaktadır.”

Avukat Mehmet Ali Ata ise “Anayasa’da bir hak olarak tanımlanmış izinsiz barışçıl gösteri düzenleme hakkını kullanan öğrencilere soruşturma açılmasının hukukla bağdaşır bir yanı bulunmamaktadır.” dedi.

Ata, konuşmasına şöyle devam etti:

“Nitekim AİHM ve Anayasa Mahkemesinin bu konuda verilmiş çok net kararları olmasına rağmen açılan bu soruşturmalar, hukuka uygun bir süreç işletmekten daha çok siyasi kaygılarla hareket edildiği izlenimi yaratıyor. Özellikle eğitim ve aydınlanmanın beşiği olan üniversiteler her türlü görüşün özgürce konuşulmasına imkân sağlayacak şekilde şekillenmelidir. Bunun aksi tüm ülkeyi karanlığa teslim etmek anlamına gelir.

“Hiçbir kamu malına zarar verilmediği, üniversitenin içinde gerçekleşmesi sebebiyle trafiğin dahi aksamasına engel olunmadığı barışçıl gösterilerin cezalandırılmasının hakkaniyetle bağdaşır bir yanı olamaz.”

Öğrencilere disiplin cezası verilmesi halinde itiraz edilerek ve idari dava açılarak cezaların iptal edilme imkânı olduğunu söyleyen Ata, “İddia olunan barışçıl gösteriler nedeniyle 1-2 dönem uzaklaştırma cezası verilerek öğrencilerin eğitim hayatının hukuka aykırı şekilde sekteye uğratılması ise hiçbir şekilde kabul edilemez,” diyerek sözlerini noktaladı.

* Öğrencinin adı ve soyadı, isteği üzerine değiştirilmiştir.........

© Bianet